bugün

yıllardır sakız gibi çiğnenen bir teoridir.

"batı antik yunan metinlerini müslümanlardan alarak aydınlanma çağını yaşadı."

bundan yola çıkarak müslümanların ortaçağ karanlığını çok daha uygar ,bilim , felsefe ve hoşgörü ile geçirdikleri iddia edildi hep , neo - klasik doğulu otoriteler tarafından. osmanlıyı ve endülüs`ü mihenk alan, sapla samanı ayırmaktan aciz bir iki macar , rus vb. tarihçi de bu görüşü alıntılayınca batı karşısında aşağılık kompleksinden şebeğe dönmüş biz üçüncü dünyalıların ezberine kazındı bu fikir.

oysaki antik dünyanın en büyük bilgi deposunu yokeden halife ömerdi . "burda olan yazılar kuranda yoksa şeytan işidir ve gereksizdir, eğer kuranda varsa bu kadar evrak zaten gereksizdir" demişti binlerce yıllık bilim , edebiyat kayıtlarını yaktırmamak için çırpınanlara. sağdan soldan kurtulan ve sayısı 200-300 adedi geçmeyecek nüshalara dayanarak da ortaçağ avrupasının bunlardan hiç haberi olmadığı, müslüman bilim adamlarının kitaplarından öğrendikleri iddia edildi hep. tabi gene müslümanlaraydı bu beyin yıkama harekatı.

ama iddia edilenin aksine bu metinler, hem de orijinal dillerinde batı dünyasının elinde özellikle de italya`da mevcuttu. orta çağ boyunca dini taasup ve engizisyon korkusuyla bu metinlere ilişilmedi, kıyıda köşede bunların üzerinde çalışanlarda seslerini çıkar(a)madılar. din savaşlarının sona ermesi ve reform hareketlerinin tamamlandığı 17. yüzyıl sonlarından itibaren, coğrafya keşiflerinin de kiliseyi zor durumda bırakması ile bu metinler daha özgürce araştırılıp çevirileri yapılmaya başladı. newton, leibniz, copernic gibi adamlar da aydınlanmanın öncüleri oldular.

yalan : ortaçağda müslüman dünyası temizliğe önem veren, barışçıl, ince zevkleri olan insanların uygarlığıydı.

doğru : çağdaşı olan batılı halklardan hiçbir farkları yoktu. banyo ve kişisel temizlik aristokrat sınıflarda ( çok da sık görülmeyen) bir ayrıcalıktı. arap yarımadasında, afrikada ve ortadoğuda "su" öyle şakır şukur tepenizden dökemeyeceğiniz kadar kıymetli birşeydi.

kan davası,diyet,recm gibi adetler güçsüzün üstünde dehşet verici bir tehditti. otritelerin verdiği ölüm ve sakat bırakma cezaları hukuksuzluk son derece sıradan ve alışılmış uygulamalardı.

çok sayıda bilim adamı araştırma ve fikirlerinden dolayı öldürülmüş ya da sürülmüştür bu dönemde.

kadınların eş seçme , günlük hayatta var olmak (ticaret yapmak vs), şahit sayılmak gibi medeni hakları ortaçağ avrupasında dahi müslüman dünyasından daha ilerideydi.
sabahtan akşama kadar boş işler yapan ateistin olaylara bakışı.

(bkz: hassiktir diyorum)
(bkz: dedenin bastonu mu sandın)
bu müslümanların değil yalnız, batılıların teorisi veya tespitidir. istanbul'un fethini ortaçağın sonu sayan da onlardır. gazali'yi descartes'ın öncüsü olarak gören de, muhiddin'i arabi'yi, farabi'yi, ibn-i sina'yı, ibn-i rüşd'ü ve onlarca müslüman bilgini yere göğe koyamayan da...

ama tabii, 500 senedir sürekli bir gerileme içinde işin orasında kalmak, bir züğürt tesellidir.

--spoiler--
kadınların eş seçme , günlük hayatta var olmak (ticaret yapmak vs), şahit sayılmak gibi medeni hakları ortaçağ avrupasında dahi müslüman dünyasından daha ilerideydi.
--spoiler--

sizde nasıl diyollaa, çok hollywood izlemiş sen!
(bkz: bana inandığını söyle sana odunundan put kerteyim)
kendimizi bildiğimizden beri aile, okul, arkadaş çevresi, medya ve her yerde tek duyduğumuz şey islamdı. hep müslümanların bilimin temelini attığını, müslümanların en iyi olduğunu öğrendik ama bir terslik vardı günümüzde müslümanların ve müslüman olmayan batının hayat tarzına refah seviyesine vs baktığımızda anlatılanların tam tersini gördük. açıkçası züğürt tesellisiyle kandırıldık.
edit: boşa kendini yorma kardeş anlamazlar kafalarına işlemiş acaba bu din yanlışmı demezler kuranı asla okumazlar ama nedense hiçbir şüheye yer vermeyecek derecede doğru olduğunu düşünürler yani kendini yorma bırak takılsınlar.