bugün

evet, müslümanlar laik ya da kökten dinci olsun kesinlikle fikir önderleri oranında çoktan kabul edilmiş bilimsel gerçeklere olumlu bakar kabul edip savunur. çünkü laik, dinci, reformist, bireysel ya da marjinal olsun illaki müslüman bir insan başka bir insanı fikir önderi edinmek zorundadır. çünkü kur'an'ı anlamak ve anlam çıkarmak için bu işlere hakim insanlara ihtiyaç duyar... zaten muhammed'in ayetleriyle, kehanet dolu sözleri v. s. ile düşünüp bilime buna göre çeşitli şekillerde olumlu baktıkları için ana fikir önderleri günümüzde bilim ve teknik dergisi okuyan bir çocuktan bile daha çok cahil; iyi ya da kötü bir insan, peygamber olması önemli değil hiç.

kısaca müslümanlar hakkında genelleme yapmak bu konuda kesinlikle mümkün. bilime bile kur'an ayetlerinin, inançların bakış açısıyla bakarlar en dincisinden en yeniliğe açık olanına kadar...

melekler, cinler, yaratılış, adem ve havva, mucizeler, dua, beddua, muska, büyü; kızan, sevinen, öfkelenen, kibirli, merhametli, gaddar, bağışlayıcı vb. insani özellikleri bir arada bulunduran bir tanrı dahil birçok paranoyak, şizofrenik, hayali masala hiç düşünmeden inanırlar. inanmak zorundadırlar. bu inançlara dokunamazsınız, çünkü dokunamazsınız. bu gerçekten çok katı dogmatik, çok sert bir şartlanmadır. aklı inanca teslim edip birçok deli saçması şeyin ön kabulü ile dünyaya, insana, erkeğe, kadına, topluma, maddeye bakmak sorgulamak değildir. aklı müslüman sayılmak için kesinlikle inanılması gereken sabit inançlara teslim edip imanı arttırma yönünde düşünmek sorgulama değildir kesinlikle.

allah, bir tanrı değil; bir tanrı tanımıdır. sonsuz tanrı, sonsuz hayali varlık tanımı vardır. bu çerçevede doğa üstü varlık ya da inançsal varlık diye bir şey yoktur. doğa üstü diye bir şey yoktur başta ki diğerleri var olsun...