bugün

peygamber ile özel mevzuları konuşmadan önce sadaka verilmesini emreden ayetledir.

peygamberlerin sadaka kabul etmediğini ve ayette fakir, muhtaç, yetim vb. ne sadaka verilmesinin emredildiğini bilmeyenleri ortaya çıkarmıştır.

google ve yandex gibi arama motorlarına yazılarak bulunabilecek bir ayette bile hataya ve yanılgıya düşen cahillerin olması gerçekten üzücüdür.

boşuna buyurmuyor cenabı hak:

akletmez misiniz?
Şakaysa çok acıklı gerçekse ağır sığırlık belirtisi.

Fakire fukaraya sadaka zekat verin ibadet edin diyor bunu da mı anlayamıyorsunuz?
Sadakayı peygamber efendimize verilmesi gerektiğini sanan ergen beyanı. Fakire fukaraya vereceksin o sadakayı. Veremezsende Allah bağışlayıcıdır diyor.
''58:12 Ey gerçeği onaylayanlar, elçiyle özel görüşme yapacağınız zaman, görüşmenizden önce (yoksullara) bir sadaka verin. Bu sizin için daha iyi ve daha temizdir. Veremiyorsanız, ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.'' Akşam akşam güldürendir * böyle bir ayet olduğuna inanan bir insanın ciddiye alınmaması gerekir * arkadaşım hadi arapça bilmiyorsun o zaman çarpıtma yani nedir amacın anlamadım ki.
Çamurdan geldiğine inanan adama neyi anlatıyoruz ki biz.
Evlatlığı ile evlenen muhammedi peygamberi ilan edenlere ne anlatılır ki?
illa sikiş sokuşlu ayet mi anlatmamız lazım?
Bazı alimler, buradaki sadaka verilmesi emrinin, vücub değil de, nedb/müstahab/sünnet ifade ettiğini söylemişlerdir. (Razî, ilgili ayetin tefsiri)

Alimlerin önemli bir kısmına göre, Resûlullah ile özel olarak konuşmadan önce sadaka verilmesi hükmünün, kısa bir süre sonra neshedildiğini söylemişlerdir. (Taberî, Razî, ibn Kesir, ilgili ayetin tefsiri)

Dolayısıyla bu sadakanın günümüzde verilmesine dair bir hüküm söz konusu değildir.

ilgili ayetler şöyledir:

“Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah’a ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Mücadele, 58/12-13)

Böyle bir davranışta, değişik hikmetlerin olması düşünülebilir. Bunlar:

1. Hz. Peygamber ve onunla konuşmanın kıymetine dikkatleri çekmektir. Zîra insan bir şeyi zorlukla elde ettiği zaman, onu gözünde büyütür ve kıymetini daha iyi anlar. Fakat kolaylıkla elde ederse, ona fazla önem vermez.

2. Resûlullah ile konuşmadan önce verilecek böyle bir sadaka sayesinde, fakirlere pek çok faydalar sağlanmış olur.

3. Lüzumsuz sorulardan dolayı boş yere meşgul edilen Hz. Peygamberin, böylelikle yükü hafifletilmiş oldu.

4. Ulu orta çok soru sormaktan sakındırmaya yönelik dikkatler çekilmiştir.

5. Sorularında samimi olanlarla olmayanlar, münafıklarla, gerçekten inananlar birbirinden ayırdedilmiş oldular.

- Bu gün de bu gibi terbiye adabı ve edepten dersler çıkarmak mümkündür.

Burada dikkat çeken bir nokta, bu konudaki uygulamanın disipline edilmesine çalışılırken sırf biçimsel bir düzenleme yapma cihetine gidilmeyip getirilen şeklin aynı zamanda kamuya yarar sağlamasının hedeflenmiş olmasıdır. Gerçekten, Kur'an'ın hemen her zaman iman konusuyla paralel olarak işlediği infakın önemine özel bir vurgu anlamı taşıyan bu düzenlemeyle -en azından teorik düzeyde- yoksulların hakkıyla ilgili hassas bir denge de sağlanmıştır. Zira bu usulün işlemesi halinde daha önce olduğu gibi fakirlerin sıra beklemeleri, onların mağduriyete uğramalarından ziyade kendilerine ayrılan bir fonun kaynağını güçlendirmiş olacaktı. Fakat asıl hedef gerçekleşince bu usulün bir kural halinde işletilmesine gerek kalmadı.

Müslümanların böyle bir tecrübe yaşamaları, geride, bir yandan Resûl-i Ekrem'in hatırasına ve gösterdiği davranış modeline özel bir saygı ve dikkat gösterilmesi gereği, diğer yandan da imkânı olanların ihtiyaç sahiplerini sürekli gözetme vecibesinin bulunduğu konularında özel bir mesaj ve vurgu bırakmış oldu.

Öte yandan, bu düzenlemeyle münafıkların Resûlullah'ın huzurunu işgal etmelerinin engellenmesinin veya bunların müminlerden ayırt edilmelerinin de hedeflendiği düşünülebilir. Çünkü onların Peygamber'i samimi olarak dinlemek gibi bir amaçları olmadığı için bu uğurda maddî bir fedakârlıkta bulunmayı göze almaları beklenemezdi.

Müminlerin bu konudaki kusurlarının Allah tarafından bağışlandığı, bu düzenlemeyi yeni bir malî yükümlülük şeklinde algılamamaları, ama mevcut yükümlülüklerini hakkıyla yerine getirmeye çalışmaları yani namazlarını özenle kılıp zekâtlarını vermeleri, Allah ve Resulüne itaaat etmeleri istenmektedir.
bu aşksız adem söylemine eklemek gerekir ki sadece peygambere değil, peygamber soyundan gelen insanlara da

sadaka ve zekat verilmez..
ya kısaca işi paraya dökmüş sonra sahabe bundan rahatsızlık duyunca başka ayet getirip bunu iptal etmiş.

yok aslında öyle demek istememiş, sadaka o anlama gelmez. bırakın bu işleri artık.

sonraki ayet zaten başta olanı nesh ediyor. ( hükmünü kaldırıyor)

zaten sadaka anlamına gelmezse adamlar neden itiraz etsin?

bide bu var tabi.

edit: oo bide başkasına sadaka verin diye olayı kıvırtan var. başkasına sadaka vermesi gerekse adam neden itiraz etsin?

bugün bile zaten sadaka veren var. bu kalkmış bir hüküm değil ki.
görsel