bugün

eğer bir kanseri büyütecek kadar derin bir acı yaşadıysanız, mutluluk da korku verirdi size elbet, bir gün yine bitecek korkusuyla.
Kalbin küt küt atarken o gözlerine bakar. Kaçırırsın gözlerini, küçük bir kız gibi.
Neden bakmıyorsun gözlerime diye sorar.
Sarılırsın sımsıkı.
Diyemezsin ki sevgilim sensizlikten korkuyorum diye.
Diyemezsin ki mutluluktan korkuyorum diye.
çok güldük başımıza bişey gelmese bari
çok güldük ağlamayalım sonra...
bir gün uyandım böyle 4 5 yaşlarındayım. güneşli bir bahar günü. o zamanlar bizim eski evde oturuyoruz. sokağımıza helvacı geldi, eskiden helvacılar vardı, sesini duydum canım bir tane çekti. koştum annemden kaptığım gibi bozuklukları üstümde pijamalar yapıştım yakasına helvacının, aldım leblebi ezmesini, çok severdim kendisini. sonra onu yerken bir çocuğun annesinin eteğine yapıştığını gördüm o ısrarla istiyordu, annesi ısrarla almıyordu. ya parası yoktu kadının ya da canı almak istemiyordu, ama üzüldüm o çocuğa. sonra yıllarca üzülerek baktım. benim yaşlarımdaydı üstü başı kir içinde bir kız çocuğuydu, sırf o helvayı yiyemedi diye o gün, ben hep acıdım ona üzüldüm. o an o yaşta mutlu olmak beni korkuttu, bir gün benimde istediklerimin olmayacağını düşündüm ve basit bir isteği bile yerine gelmeyen o küçük kıza küçük halimle üzüldüm. 10 yıl kadar da aynı mahallemizde oturdular, ben her mutlu olduğumda o kız aklıma geldi ürktüm.

he artık korkuyormuyum hayır saçma gereksiz bir korkuymuş dediğim oluyor, gülüyorum. ama sanırım bu insanın sahip olduğu güzel şeyleri kaybetme korkusundan kaynaklanıyor, o yüzden en mutlu olduğunuz anda aklınıza aslında sizi en mutsuz edecek şeyler geliyor.
hersey iyi güzel. aklına birden son geliverir.o an hic bitmesin istersin. ya söyle olursa ya böyle olursa diye tedirginlige kapılırsın. korkarsın. o anın tadını cıkaramazsin. iste budur mutluluktan,mutlu olmaktan korkmak.
muhtemel ezel dizisinde eyşan tarafından dile getirilen bir sorudur.