bugün

Muğlalı (Mustafa) Türk Asker (Muğla 1882 - istanbul 1951).

Harp Okulunu (1901), Harp Akademisini (1904) bitirdi. Balkan Savaşında görev aldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Adana bölge Komutanlığı kurmay başkanlığı yaptı. Tümen Komutanı olarak Kurtuluş Savaşına katıldı. (1921). 1922'de albay, 1927'de tümgeneral, 1931'de Kor general ve 1942'de or generalliğe yükseltildi. Genelkurmay başkan yardımcılığı yaptığı sırada Kubilay olayından sonra yakalanan gericilerin yargılanması için görevlendirilen askeri mahkemenin başkanlığına getirildi (1930). Birinci Kolordu Komutanlığı (1931-1939), iki kez yüksek askeri şura üyeliği (1942-1943, 1945-1947); Üçüncü Ordu Komutanlığı (1943-1945) yaptı. Son görevi sırasında Doğu Anadoluda Özalp dolaylarında çıkan olaylarda 33 kişiyi yargı kararı olmadan kurşuna dizdirttiği gerekçesiyle yargılandı; 20 yıl hapse mahkûm oldu (1950)... Orgeneral Mustafa Muğlalının verdiği bir emir yüzünden emekli olduktan (1947) 3 yıl sonra Genelkurmay mahkemesi tarafından yargılanarak yirmi yıl hapse mahkûm edilmesi (mart 1950). Muğlalı, korgeneral rütbesiyle Üçüncü Kolordu komutanıyken (1943-1945) Van'ın Özalp ilçesi yakınlarında çıkan olaylarda yargılanmalarına gerek görmeden otuz üç kişinin kurşuna dizilmesi için emir vermişti. Bu olay sonradan muhalefet tarafından TBMM gündemine getirildi ve yoğun tartışmalara neden oldu. Emekli generalin yargılanması kararlaştırıldı. Muğlalı mahkûm olduktan bir yıl sonra hapishanede öldü.

mustafa muglalı, Balkan Savaşı'nda, Birinci Cihan Savaşı'nda, Ve Kurtuluş Savaşı'nın hemen her cephesinde savaşmış,Mustafa Kemal Atatürk'ün silah arkadaşıdır.

1997 yılında Tsk Muğlalı Paşanın itibarını iade eder.Naaşını şehitliğe naklettirilir ve kahraman Türk komutanlarının heykellerinin yer aldığı Genelkurmay bahçesindeki Ölmezler Yolu'na O'nun heykelini diktirilir.
Menemen’de Kubilay’ın kafasını kesenleri idama mahkum eden, bu nedenle de menderes gericiliğinin katliam iftirasına hedef olan asker.
33 insanı öldürmüş katil. katil lan bildiğin ne şehidi. divanı harp zalimliği hiç açmayım.
Cumhuriyet tarihinin sayılı kahramanlarından olan general.
30 Temmuz 1943 günü akşamüstü, Van'ın Özalp ilçesinde 33 Kürt köylüsü, gözaltında tutuldukları sınır kar...akolundan alındılar ve içlerinden 32'si kırsal bölgede kurşuna dizilerek öldürüldü. Katliamdan ku...rtulan tek kişi, bir taşın arkasına gizlenmiş ve cinayetleri başından sonuna kadar izlemişti. Aslında köylüler olaydan birkaç gün önce gözaltına alınmışlardır ve suçları sınırı izinsiz geçerek hayvan ticareti yapmaktır. Daha sonradan TBMM Soruşturma Komisyonu'nun saptadığına göre aslında kaçakçılıktan hisse alan bir devlet çetesi başından beri vardır. Anlaşıldığına göre deniliyor raporda, iranlı çapulculara misilleme yapmak için sorumluluğu olmayan çeteler kurmak fikri şu üç kişinin kafasından çıkmış bulunmaktadır: Özalp Kaymakamı Hilmi Tuncel, Özalp Jandarma Kumandanı Yüzbaşı Vasfi Bayraktar ve Hudut Tabur Kumandanı Binbaşı Şükrü Tüter. Bu üç resmi memur söz ve fiil birliği halinde çeteyi kullanmakta ve iran hudutları içerisine sokarak hayvan talan ettirmektedirler. Bu talan operasyonlarından birinde askerler iran sınırından içeri girip Mehmedi Mısto isimli aşiret reisinin hayvanlarını gaspettiklerinde, Mısto, önce güzellikle hayvanlarını geri ister. Aldığı yanıt: Gelir karını da alırız olur. Bu kez harekete geçen Mısto, sınırdan içeri girer ve hayvanlarını geri alır. Böylece aslında o gün katliam kararı alınmıştır bile. Önce olay, Rus askerleri sınırı geçti diye sağa sola abartılarak bildirilir. Sonra operasyon başlar ve Mısto ile birlikte 40 köylü gözaltına alınır. Ancak Özalp Sulh Mahkemesi sanıkları suçlu bulmaz ve serbest bırakır. Ancak iş bu kadarla kalmaz, artık olaya 3. Ordu Müfettişi Mustafa Muğlalı da karışmıştır. Muğlalı, 24 Temmuz günü Van'a ulaşır ve daha orada generallerle yaptıkları toplantıda bu köylülerin yeniden gözaltına alınıp öldürülmeleri kararı alınır. 25 Temmuz'da biri kadın, biri 11 yaşında çocuk, biri kıtasından izinli gelmiş muvazzaf çavuş ve biri de hava değişimli er olmak üzere 33 kişi yakalanıp Özalp polis karakoluna konulur. Bu arada, içişleri Bakanlığı müfettişi Avni Doğan, bu kadar açık bir cinayet kararından biraz rahatsız olur ve Muğlalı ile görüşmek ister. Ancak general, bu talepleri reddeder. Daha doğrusu yine komisyon raporuna göre, Muğlalı, 'Memleketin çıkarı için babamı bile asarım, Avni Doğan bu işe karışmasın, onu kırbaçlarım'' gibi bir yanıt verir. Özalp'te yanındakileri dairede bırakıp tutukluları görmeye giden Avni Doğan'dan gözaltındaki köylüler yardım istediklerinde, Şükrü Tüter, Efendim, bunlar casusturlar, ordunun konuşunu düşmana bildiriyorlar, Harp Divanına verileceklerdir'' diye müdahale eder. Bu cevap karşısında müfettiş işin büyüdüğünü anlar ve geri çekilir. Artık karar kesindir. Ertesi gün, Muğlalı Özalp'tan ayrılır ve geride bir yazılı emir bırakır. Emir aynen şöyledir:Van Mıntıka Komutanlığına 1. Özalp mıntıkasındaki teftişlerimde Özalp hudut mıntıkasını çok iyi tanıyan ve sık sık memleketimiz içlerinde çapulculuk yapan aşiretler hakkında çok iyi bilgi sahibi oldukları anlaşılan ilişik listede isimleri yazılı kişilerin çeşitli gruplar halinde, subay ve erlerin beraberliğinde hudut mıntıkasına götürülerek kendilerinden esaslı bilgi alınmasını ve iran hududunun gizli ve çapulcuların görünmeden gelmesine elverişli yol ve patikaların öğrenilmesini çok faydalı buluyorum. 2. Bu adamların her ne kadar görevi yerine getireceklerine söz vermelerine rağmen sözlerinden dönmeleri ve fırsat bulurlarsa kaçmaları her an olanaklı bulunduğundan müfrezelerin çok uyanık bulunmaları gereğinin müfreze komutanlığına bildirilmesini, şayet bu hale cüret edenler ve erlerin silahlarını almak amacıyla üzerlerine saldıranlar bulunduğu taktirde derhal silah kullanılmasının hiçbir zaman unutulmamasını önemle rica ederim.Bu, kesin bir öldürme emridir. Gerçekten de 33 Kürt köylüsü karakoldan alınıp Çilli Gediği denilen bölgeye getirildiklerinde karar uygulanır ve biri dışında tümü kurşuna dizilir. "Baktı otuzüçten biri Karnında açlığın ağır boşluğu Saç, sakal bir karış Yakasında bit Baktı kolları vurulu Cehennem yurekli bir yiğit Bir garip tavşana Bir gerilere." Daha sonra da kaçarken vuruldukları yolunda tutanak düzenlenir. Orgeneral Mustafa Muğlalı ise Genelkurmay Başkanlığı'na raporunu şöyle yazmaktadır:Özalp mıntıkasındaki teftişimde, Özalp mıntıkasını çok iyi tanıyan ve iran topraklarında akrabaları olup sık sık memleketimiz içinde çapulculuk yapan aşiretler hakkında çok iyi bilgi sahibi oldukları anlaşılan kişilerin çeşitli gruplar halinde hudut mıntıkasına götürülerek esaslı bilgi alınması ve iran hududunun gizli ve çapulcuların görünmeden hududumuza girmelerine elverişli yolların öğrenilmesini ve bu mıntıkada öteden beri meydana gelen çapulculuk olaylarının önlenmesi bakımından çok faydalı buldum. Emir üzerine subay komutasında çeşitli gruplar halinde hudut mıntıkasına sevkedilen 32 kişi Çilli Gediği mıntıkasına götürülmekteyken hududumuz dışında gruplar üzerine ani olarak açılan ateşle beraber bir kısmı korunmalarına memur edilen süvarilerin hayvanlarını almaya ve diğer bir kısmı da hududu geçerek kaçmaya teşebbüs etmişlerse de derhal silah kullanmak zorunda olan muhafızlarla, hududun dışından açılan ateş arasında kalan ve kısmen hududun dışına çıkmayı başaran kişilerin çarpışma sonucunda firarlarına meydan verilmeden tamamen imha edildiklerinin tahmin edildiği; çarpışma gruplarının birine komuta eden subayın elinden yaralandığını ve grupların görevlerini çok iyi bir surette yaptıklarını Van Mıntıka Komutanlığı'nın bilgilerine atfen arz ederim.Oysa, TBMM Komisyonunun raporunda olay şöyle özetlenir:30 Temmuz 1943 Cuma günü sabahleyin nezarette bulunan 30 sivil ve iki asker dışarı çıkarılmış elleri arkalarına ve kişiler birbirlerine iplerle bağlanmak suretiyle adı geçen iki teğmenin komutasındaki takımın önüne; katılarak Çilli Gediği yönünde sevkedilmişlerdir. Bu sırada zaten öldürüleceklerini bilen elleri bağlanan mağdurların yalvarıp yakarmaları, feryadı figanları çok yürekler acısı bir sahnedir. Kafile Çilli Gediğine geldiğinde ikiye ayrılmış, işaret mangasının havaya ateş etmesi üzerine, iki teğmen emirlerindeki mangalara ateş emrini vermişler erler piyade tüfekleri ve hafif makinalı tüfeklerle 32 masum vatandaşı yaylım ateşi altına alarak katletmişlerdir. Bundan sonra yine Şükrü Tüter'in evvelce verdiği sözlü emir gereğince mağdurların üzerleri aranıp para ve saatleri gaspedilip kişilere dağıtılmıştır.` Daha sonradan; o süreçte ordunun oligarşi içindeki yeri ve konumunun, bugünkü düzeyinden oldukça uzakta olmasının da etkisiyle, biraz da Demokrat Parti'nin popülist politikaları sonucu başlatılan yargılamalarda, 1950'lerin başında Muğlalı idam cezasına çarptırıldı ve bu ceza 20 yıl hapse çevrildi. 1951 yılında cezası infaz edilirken kalp krizi geçiren general Muğlalı cezaevinde öldü. Böylece sömürgeciliğin tarihindeki en kanlı olaylardan birinin üstü de kapanmış oldu. Bu olayda katledilen köylülerin çocukları ve torunları hala aynı köyde yaşamaktadırlar. Geçtiğimiz yıllarda ÖZalp merkez kışlasının adı bir kararname ile MUSTAFA MUĞLALI KIŞLASI olarak değiştirildi. Develet-i Alimiz burada yaşayanlara bu olayı unutturmamak için hala elinden geleni yapıyor. Olayda katledilenlerin çocukları torunları bu ismin buraya verilmesini büyük tepkiyle karşıladılarsa da karar aynen uygulandı...
kubilay'a yapılanlara göz yummamıştır. dinsizin hakkından gelmiştir. huzur içinde uyusun.
dönemin cumhurbaşkanı ismet inönü tarafından;
"Muğlalı Doğu'nun kralıdır. Ben, onun burada bulunması sayesinde rahat uyuyorum." şeklinde tarif edilerek onurlandırılan, belki de güneydoğu'da bir kürt devletinin(o dönem için) kurulmasını önleyen dirayetli paşa. nur içinde yatsın.
lakin bu kahraman paşamız ne yazık ki 3-5 tane kürde şirin gözükmek isteyen demokrat parti iktidarının hedefi haline gelmiş ve 1951 yılında hapiste iken vefat etmiştir. daha sonra kendisine iade-i itibar yapılarak ismi van özalp ilçesindeki jandarma taburuna verilmiştir.
günümüzde de terörle mücadele eden kahraman subaylarımız da keşke mustafa muğlalı paşa kadar direyetli ve inisiyatif alabilme yetisine sahip olabilseler. bakın o zaman tek bir askerimiz şehid olur mu?
silahlı kuvvetlere dahil olduğu 1901 senesinden beri memleketine sadakatle hizmet etmiş, balkan harbi'nden birinci cihan harbi'ne, kurtuluş savaşı'na kadar bir çok savaşta aktif komutada yer almış devlet büyüğü. kurtuluş savaşı'nda yavuz grubu olarak bilinen ve kuvayi milliye'ye silah sağlayan grubun lideri. şehit asteğmen kubilay olayında kurulan gericililerin yargılandığı divan-ı harbin başkanı. Van'da 1943 senesinde 33 kişinin yargılanmadan öldürülmesine karar verdiği gerekçesiyle 1949'da idamla yargılanıp 20 sene hapis cezası alan emekli orgeneral. 1951'de hapishanedeki ilk yılından sonra vefat etmiştir.

ve bence en önemlisi ben dahil her muğlalı'nın her gün içinden geçtiği iş hanına ismi verilen ve insanların acaba bu kimmiş bile demediği kişi. sorun, size ayrıntılı cevap verebilecek çok az sayıda insan vardır. neyse artık umarım daha çok okuyup öğreniriz.

Peki paşa neden yargılandı?

1943 senesinde van'da işler iyice karışmıştır. iran ve turk sınırında kurt-turk sürtüşmeleri yaşanmaktadır ve çapulculuk olayları baş göstermiştir. Yerel yönetim bunu kendi halletmeye çalışır ve yazılanlara göre biraz da van-özalp kaymakamının yanlış karar ve sözleri nedeniyle iş kızışır ve olanlar yerel yönetimi aşar. bu sırada ikici dünya savaşının verdiği sıkıntıyla rus askerlerin hudutlarımıza dayandığı haberi üst makamlara iletilir. sonuçta 40 kişi bu olaylardan dolayı tutuklanır. duruma el koyması için bölgeye muğlalı paşa yüksek disiplin ve deneyimi nedeniyle üçüncü ordu ve sıkıyönetim komutanı olarak gönderilir. paşa geldiğinde bu 40 kişinin 35'i salıverilmiştir. paşa bunların tekrar tutuklanmasını, bölgede keşif yapılmasını, kaçmaya veya saldırıya yeltenirlerse silah kullanılmasını emreder.bu 35 kişiden ele geçirilen 33'ü getirilirken askerlerimiz atlı bir grubun saldırısına uğrar, çıkan karışıklıkta tutuklular kaçmaya ve bazıları da askerlerimize saldırmaya çalışır. emir gereği silah kullanılır ve bu insanlar öldürülür. fakat olayın nasıl cereyan ettiği konusunda fazla bir yazılıp çizilen yok. Paşa "gerekirse silah kullanılsın" emrini verirken kendi sonunu hazırlamıştır zannımca. işte bu olaydan 6 sene sonra iktidarda olan demokrat parti üyeleri hali hazırda emekli olan paşanın yargılanması için dava açarlar ve mahkeme suçlu bulup paşayı 20 yıla mahkum eder.

http://www.turkcu.net/mustafamuglali.gif

menemen olayındaki divan-ı harp üyeleri:
görsel
1-Miri-liva birinci kolordu komutanı Mustafa Paşa (sonraları orgeneral Mustafa Muğlalı Paşa)
2-26.Topçu Alay Komutanı Miralay Ata Bey
3-176.Alay Kumandan Muavini Erkanı Harp Kaymakamı (o zamanlar yarbay olarak da kullanılır) Ziya Bey
4-40.Alay Kumandan Muavini Kaymakam Baha Bey
5-57.Fırka 1.Şube Mülhakı Binbaşı Hüsnü Bey
6-26.Topçu Alayı 2.Tabur Komutanı Binbaşı Neşet Bey
7-Fotoğrafta bulunmayan üye: topçu Albay Ali Demir Bey
osmanlı zamanından beri ilkelliğiyle, kaçakçısıyla, eşkiyasıyla, türk halkının başına bela olmuş bir bölgede yaşanmış bir cinnet olayının baş sorumlusudur.
rahatlıkla filmlere konu olabilecek türden bir hayat hikayesi ve hadisenin sorumlusu.

işin ilginci o dönem de bu rütbe de ki bir paşanın cumhuriyet mahkemelerince yargılanabilir olmasıdır.
avrupa ve dünya faşist rejimler altın da inlerken düşündüren bir mahkumiyet.
Türk komutan. ruhu şad olsun.
ismi verildiği yerlerden tabelaların söküldüğü eski asker. o tabelalar bir daha nah asılır.

http://yurthaber.mynet.co...tabelasi-kaldirildi/68045
ismini kışlalardan silebilirsiniz ama ruhunu bu ordudan sökemezsiniz.

o tabelalar nah asılır diyenler daha nerenize çaksın bu ordu.
marmaris'te bir cadde ismi.
Vatan evladıdır Türk askerine silah çekenlere gerekeni yapmıştır.

Yalaka demokrat parti emekli olunca malum şerefsizlere şirin gözükmek için boktan Bi yargılama ile bu vatanseveri hapse atmıştır.