bugün

evet efendim...

ak parti sayesinde doyasıya yaşayabildiğimiz aziz mübarek ramazan ayında konuk oruçlu olarak rol aldığım bir iftar toplantısında yaşadığım, başıma ilk kez gelmediği için afallamaya gerek duymadığım ailesindeki sadece ahlaki öğeleri benimsemiş olan kişileri rol model almış olduğunu düşündüğüm çocuk.

iftar saatine az bir süre kala heyecan doruktayken hangi yemeğe yumulsam diye düşünüp bir yandan da sabır çekiyordum. neticede iftarlarımızı açtık oruçlu kardeşlerimiz ile. diğer oruçlu olmayan zihniyetteki insanlara neden oruç tutmadıklarını sorduğumda aynı anda evlerinde asılı olan bir lider fotoğrafını görünce sorumun cevabını da almış oldum.
fakat onlar gerekli açıklamayı ayrıca yaptılar neymiş 17 18 saatmiş, dayanamıyorlarmış falan filan. ama dinen gerekli değil mi bunlar diye üstüne düşmedim. çünkü ne oldukları apaçık belliydi, tüylerim ürperiyordu ve bir an önce kalkmak istiyordum.

bu konken partisinden ve tahayyül edemeyeceğim içkili partilerden fırlamış gibi duran frak giymiş insanlar ve sarışın kızlarının evinde daha fazla duramazdım. samimi arkadaşım pideci rahmet abi de aynı fikirdeydi. çünkü ayaklarını sandaletten çıkarmış, bacağıma başparmağını sürtüyordu. bu onun hoşnutsuzluk ifadesiydi.

hülasa, biraz daha sohbet edelim bari ayıp olmasın diye konuşurken kızları sarışın bayan sevgilisi ile dışarı çıkacağını iletti babasına da, babası da olsun kızım sen takıl arkadaşlarınla. ben de zaten içki içmeye gideceğim arkadaşlarla dedi. ben, pideci rahmet abi ve diğer oruçlu arkadaşlarım şoke olmuş biçimde birbirimize bakıyor, sinirden tespihlerimizi sıkıyorduk.

kız gayet açık giyimli idi. mavi blüzü içinden gözüken bembeyaz göğüsleri vardı ama ilgi çekmedim o zamanlar hızlı dönemlerimi yeni terk etmiştim çünkü. en sonunda sohbet konusu olarak yahu dedim kızınız bu saatte sokağa çıkıyor, tehlikeli değil mi sizce de diye sormamla kıyamet koptu.

ne tehlikesi olacak şeriatla mı yönetiliyoruz, herkes özgürdür tamam mı benim kızımın kararlarına karşı çıkamazsınız dedi babası ve ağlamaya başladı nedenini anlamadığım biçimde mustafa kemal diyerek. allah allah dememle beraber evin ufaklığı korkup kaçarak oturduğum kanepenin arkasına saklandı ve yoksa mustafa kemal mi geldi abi diyerek bacaklarıma sarılarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.

kim bu mustafa kemal, ya bu çocuk kimden bahsediyor diye düşünmeme gerek kalmadı. muhtemelen çocuğun saçı üç numara kesilmişti ve mustafa kemal adlı okulun kavgacı çocuğu kesmişti. garibim çocukta ondan korkmuştu geleceğini sanarak.

korkma dedim çocuğa, başını okşadım ve sanki daha önce hiç şefkat görmemiş gibi kucağıma oturup sanki sevilmek ister gibi, ailesinden göremediği sevgiyi bende bulduğunu hissetmiş gibi başını okşattı.

üzüldüm gerçekten, o çocuğu bulup hesabını sormak isterdim pideci rahmet abiyle. ama olmazdı, çünkü herkesin ebeveyni sahip çıkmalıydı ve bunun getirilerini uygulamalı, bilmeli ve insan olarak görevlerini yerine getirmeliydi.

pideci rahmet abiye hadi diyerek kalktık ve şadırvana teravih için gittik geç kalıyorduk az daha. namazımızı kıldıktan sonra ayrılacakken gel ya iki duanın belini kıralım kanka deyip şadırvanda birer sigara yakıp geleceğe umutla bakan hayaller kurduk ve çektiğimiz acılar, ak parti'nin bu günlere gelmek için geçmek zorunda kaldığı engebeli yollar aklımıza geldi.

o bana baktı ben ona, gözlerimizdeki elem tanelerini tutamıyorduk artık, ilk gözyaşını daha dindarımız akıtsın deyince pideci rahmet abi tutamadım kendimi. hüngür hüngür ağlamaya başladım ellerini tutarak. o da gözlerimin içine baktığında gözyaşlarımız birbirine karışmış, ülkemizin karanlık odaklı serserilerini boğuyordu sanki...
Istiklal mahkemelerinin astigi hocalari animsayan cocuktur.
mal bir çocuktur.mustafa kemal denilince ağlayan çocuk mu olur la?
psikolojisi bozuk çocuk.
o bendim. korktuğumuz için değil, onur duyduğumuzdan.
Göt tüyüdür daha abisi, büyünce kıl olacak.
sonuna atatürk ekleyin rahatlar gülümser.
Su anlık leveli göt tüyü. ileride got kili olacak.