bugün

Paralelcilerin işidir.
koskoca iftiradır.

(bkz: ilim çin de bile olsa gidip öğreniniz)

açık ve net.
zamanın teknolojisi onu öngörmüştür. normal olandır.
duygunun bir bilimsel açıklaması var mıymış he mi?
var.. orda burada kafa zikeceğine kendi beynini zik ve öğren..

iki sonsuz bir zaman diliminde o 747 airbus a 320 bile olur..

Olamayacığının garanti nerede ki?
Güncel bilgimiz paralelinde ki mantığımuz mı?
Senden daha güncel bilgisi olan türdaşın da olamıyor değil mi?

Hımm evet.
muhammed in sürüsünde bir tane domuz olsaydı şimdi domuz pirzola yapıyor olurdunuz.

bunlar değişik işler tabi.
" Yoksa onu Muhammed uydurdumu diyorlar! Deki; haydi sizde onun denginde bir sure getirin ve Allah tan başka çağırabileceğiniz kim varsa onlarıda yardıma çağırın. Sözünüzde samimi iseniz bunu yapın"

" Göğü büyük bir kudretle bina ettik ve biz onu genişletmekteyiz "
Zariyat 47

"
O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler "

Enbiya 33.

Peygamber dünyanın dışından bahs ediyor, daha sen dünyada mısın?
Muhammed babanın uşağı mı lan senin ? (s.a.v.) .
konuyla ilgili kendini o olmayanla tanimlamak gibi bi durum aciklamasi yapardim ama okumazsiniz. domuz ne kadar haramsa islamda at yemek de o kadar haram domuzun abartilma sebebi hristiyanlarin tuketimi. yani onlar yapiyor diye bu kadar lafi var. yoksa haram olan hayvanlar acikca bellidir dinde. saygilar. bi de bilmedigimiz konularda konusup fail olmazsak sevinirim.
ulan bilimsel bir açıklama var zannedip başlıktaki paragrafları okuyorum, sonunda ne çıksa beğenirsiniz.
bu kadar şey tesadüf mü?
bir kere bir yanlışlık var muhammed in ne gördüğü veya ortamının ne olduğu falan filan bunlar hikaye olması lazım. bu tanrı sözü ise tanrı muhammed in gözleriyle mi sınırlı?

tanrı evrensel bir kitap gönderir ve bölgeselliğin bir önemi yoktur, eğer kitap evrenselse o halde tüm insanların bulunduğu bölge ve ihtiyaçlarını gözeterek yazılması lazım.

eğer sadece muhammed in gördükleriyle ve bulunduğu bölgeyle sınırlıysa o halde bunu muhammed yazdı gayet denebilir.

sonuçta muhammed kutuplarda ne olduğunu bilemez tabi( zaten konu muhammed le alakalı değil) ama tanrı evrensel bir kitap gönderiyorsa nerde ne var hepsini bilir.

o halde bunları neden yazmamış kitaba?

sonuçta bu din bir bölgeye ait veya bir bölgenin insanını kapsamıyor, tüm insanlığı kapsıyor.
Bir alıntı yapayım, konudan çekileyim..

"big bang teorisine gelene kadar nedense hiçbir mealci ve tefsirci bu muu-siuun kelimesine dayanrak evrenin genişlediğini idda etmezlerken, big bang'ten sonra "gücümüz geniştir" anlamına gelen bu ifade bir anda evrenin genişlemesine vurgu olarak değerlendirilmiş. üstelik evren (kevn) yerine sema (gök) kelimesi kullanılmasına rağmen. duble sahtelik."
Allah insana, istifadesine sunduğu hayvanlardan nasıl yararlanması gerektiğini de öğretmiş ve "temiz" olanların etinden yemeyi helâl kılmıştır. Ancak, yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerîm'de bildirdiğinin dışında Hz. Peygamber (s.a.s.) de Allah'ın kendisine bildirmesiyle bazı hayvanların etinin yenilemeyeceğini müslümanlara öğretmiştir. Kur'an-ı Kerîm'de;
"Size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kılmıştır. Fakat istek göstermeksizin ve ölçüyü aşmaksızın başı darda kalan kimse üzerine günâh yoktur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve rahmet sahibidir" (el-Bakara 2/173); ve "...Bir de henüz canı üzerinde iken yetişip kesmediğiniz boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından boynuzlanmış veya canavar tarafından parçalanmış hayvanlar..." (el-Maide 5/3) ayet-i kerimelerinde geçen yenilmesi haram olan şeyler dört oruçtan ibarettir:
1) Ölü hayvan eti: Boğazlanmadan veya av aletlerinden biriyle avlanmadan ölen hayvanların eti yenilmez. Kendiliğinden ölmenin değişik yolları vardır. Hastalık nedeniyle, zehirlenme, boğulma, bir darbeyle vurulma, yuvarlanma, bir başka hayvan tarafından boynuzlanma veya parçalanma sonucu ölen hayvan kendiliğinden ölmüş olur. Bu tür ölen hayvanın eti haram olduğu halde, domuz hariç bunların deri, kemik, kıl ve boynuz gibi kısımlarını kullanmak helâldir.
2) Kan: Kan içmek veya kurumuş olanını yemek haramdır. Ancak insanın dişi kanayıp da tükrükle birlikte isteği ve kontrolü dışında yutulan kan nedeniyle bir sorumluluk yoktur. Diğer bir istisna da kesilmiş hayvanların etlerinin arasında kalan az miktarda kan kalıntısını etle birlikte yemenin de günâhı yoktur. Başka birinden alınarak hastayadamardan kan vermek de helâldir.
3) Domuz eti: Domuzun eti yenmediği gibi derisi, kılı gibi hiçbir uzvundan yararlanılamaz, haramdır.
4) Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar: Bir hayvanın etinin helâl olabilmesi için boğazlamadan veya ava ateş etmeden önce "Bismillâh" Eti yenmeyen hayvanlardan kertenkele veya "Bismillâhi Allahu Ekber" diye besmele çekmek gerekir. Ama Allah, unutarak işlenen hatalardan insanı sorumlu tutmayacağı için bile bile olmadığı sürece besmele çekme unutulursa da o hayvanın eti yenilir. Ama kasden çekilmezse o kesilen hayvanın etini yemek haramdır.
Bir kişinin, bir büyüğün şerefine veya bir şahsı karşılamak üzere onun önünde kesilen bir hayvanın (kurbanın) besmele çekilse dahi eti haramdır. Her ne kadar "Bismillah" denmişse de Allah'ın adının yanında kendi adına veya şerefine kesilen kişiye adandığı içip kesime şirk karıştırılmış olur. Çünkü hayvan Allah'a değil o kişiye kurban edilmiştir ve kesinlikle haramdır. "Üzerlerine Allah'ın adı anılmadan yemeyin; Çünkü bu muhakkak ki fısktır." (el- En'âm, 6/121).
"O peygamber onlara temiz şeylerin helâl, pis şeyleri de haram kılar " (el-A'râf, 157) ayet-i kerimesi ile Hz. Peygamber (s.a.s.)e verilen "pis şeyleri haram kılma" yetkisi sonucunda Kur'an-ı Kerîm'de adı geçmeyen diğer eti yenmeyen hayvanlar da şunlardır:
I) Ayet-i kerimede geçen "pis" diye vasıflanabilecek tüm hayvanlar: Burada geçen "pis" olma vasfı insana zararlı olabilecek şekilde zararlı şeylerle beslenen hayvanları içine aldığı gibi tabiatı gereği insanın iğrendiği tüm hayvanları da içine alır. Yılan, fare, kaplumbağa, köstebek, kirpi, solucan, sinek gibi hayvanlar bu gruba girer.
2) Akar kanı olmayan böcekler: Çekirge dışındaki böcekler.
3) Pençesiyle avlanan yırtıcı hayvan ve yırtıcı kuşlar: Hanefi fıkhına göre "siba (yırtıcı hayvanlar)" kelimesi et yiyenler şeklinde kabul edilmiş ve bu gruba giren tüm etçil hayvanların eti haram sayılmıştır. (Aslan, kaplan, kurt, ayı, tilki, çakal, fil, gelincik, sansar, samur, sincap, maymun, köpek, kedi vs.) Şâfiîler ise bu kelimeye "insanlara saldıran ve parçalayan" anlamını verdikleri için tilki ve çakalı bunların dışında değerlendirip etlerini helâl kabul etmişlerdir. Mâlikilerde ise bu tür hayvanları yemek haram değil mekruhtur.
Yırtıcı kuşlar hakkındaki görüşler ise, Hanefilerde akbaba ve karga mekruh görülürken Malikilere göre tüm yırtıcı kuşlar mekruhtur. Şâfiîler ise zararı dokunup dokunmadığını ölçü almakta ve zararı dokunanlârı mekruh görmektedir.
Mezheplerin tümünün dayandığı delil ise şu hadis-i şeriftir: "Azı dişi olan her yırtıcı hayvanın ve pençesiyle avlanan her kuşun yenilmesi yasaktır" (Müslim, Sayd, 15, 16; Ebû Dâvûd, Atime, 32; Tirmizî, Sayd, 9, 11).
4) At, eşek ve katır: Eşek ve katırın yenmesi bütün mezheplerde haramdır. "Câbir'den şöyle rivâyet edilir. Resulullah (s.a.s.) Hayber gazasında eşek etini yasak etti, at etini yemeye izin verdi" (Buhâri, Zebâih, 28; Mey'azi, 38, Nikâh, 21; Müslim, Nikâh, 30; Sayd, 23, 25, 30, 37). Bu hadis-i şerifi ölçü alan Ebû Yûsuf, imam Muhammed gibi Hanefi imamlar, Ahmed b. Hanbel ve islâm hukukçularının çoğunluğu at etini helâl kabul ederken; Ebû Hanife, tenzihen mekruh (helâle yakın mekruh) hükmünü vermiştir. imam Mâlik ise, "Resulullah at, katır, eşek etini ve azı dişi bulunan her yırtıcı hayvanın etini yasak etti " (Ahmed b. Hanbel, I, 147, 244, 289; IV, 89, 90, 127) hadisini esas alarak at etini haram saymıştır. Ebû Hanife ve imam Mâlik'in at etini helâl kabul etmeyişlerine diğer bir delilleri de; "O, atı, katırı ve eşeği bunlara binmeniz ve süs için yarattı" (en-Nahl, 16/8) ayet-i kerimesidir.
5) Suda yaşayan hayvanlar: Hanefilere göre suda yaşayan hayvanlardan yalnız balık helâl, kurbağa dahil diğer tüm deniz hayvanları haramdır. Mâlikîlere göre deniz domuzu hariç bütün deniz hayvanları helâldir. Şafiîlerde ise deniz hayvanlarından tabiatları gereği pis olanlar haram, temiz olanlar helâldir.
Hastalık sonucu kendiliğinden veya zehirlenerek ölen deniz hayvanları yenmez. Bunun dışında taş, sopa gibi maddelerle darbe sonucu veya havasız, susuz kalma neticesinde ölenler helâldir. Kara hayvanlarında kanın akıtılması şart olduğu halde su hayvanlarında boğazlama veya yaralama gibi bir kan akıtma şartı aranmaz.
"...Fakat, istek göstermeksizin ve ölçüyü aşmaksızın başı darda kalan kimse üzerine (yenmesi haram olan şeyleri yemesinde) günâh yoktur. şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı ve rahmet sahibidir " (el-Bakara, 2/173).
muhammed önceki peygamberlerin ne yaptığını nerden biliyordu?

Tevratta incilde yazılmayan şeyler var. Düşün okuma, yazma 0. cehalet bol ve muhammed mustafa (s.a.v.) bu kadar ilmi kimden, nerden öğrenecek elin çorak ve cühela yerinde.

Diğer kanıtları geçtim, insan burdan yola çıkar bari ne mal adamlarsınız.
Cahilane bir önerme.

Zira Kuran'a göre yırtıcı hayvanların tümünü yemek, aynı zamanda zararı sabit olan her maddeyi tüketmek haramdır.

Örnek olarak, Kuran'da "uyuşturucu veya kimyasal maddeleri tüketmek haramdır" yazmaz. Zira o zaman bugünki anlamda uyuşturucu yoktu. Eğer böyle bir kelime geçse kimse anlamayacaktı.

Ancak "kendi ellerinizle kendi(bedenini)zi tehlikeye atmayın, nefislerinizi öldürmeyin" ayetlerine bakarsak bunun ne kadar genelleştiğini görebiliriz.

Nitekim delil getirdiğin şey, aksine Kuran'ın ne kadar evrensel bir kitap olduğunu ortaya koyuyor.

Sadece evren ve uzayla ilgili ayetlere bakarsan, "Kuran arabistanla sınırlı" önermeni kendin yutmuş olursun.
o zaman gelsin eksiler. şakirtlere gelsin.

görsel
O kadar yer dururken taa kutuplara yerleşeni deli siktiyse peygamber ne yapsın.
Kutuplarda yasayanlarin 22 saat tutmasi gerekmez.bu konuda ictihad yapilip mekkenin iftar ve sahur vakitleri esas alinabilir.
Ne şeref yoksunu adi insanlar var ya.
Bi halt bilmeden boş beleş konuşan..
Allah islah etsin.
haritadaki bazı yerler kilitlidir doğal olarak, görevleri yapa yapa açması gerekir.

(bkz: muhammed vercetti)

(bkz: muhammed johnson)

(bkz: git ve islamı yay)
dünyayı değil de pisliğin arabistanla sınırlı olduğunu düşünmesi denilebilir ama yine de bir ton eksik var burda.
bir kere muhammet senin babandır, sıradan birinden bahsetmiyorsun hıyar, saygılı olmayı öğren önce.
sonra kuran vahyedilen bir kitaptır, hz peygamberin kafasından uydurduğu bir hikaye değil.
ama senin dünyayı bu sözlükle sınırlı sandığı aşikar.
birini ya da birşeyi sevmen şart değildir ama saygı duyman şarttır. bunu kulağına küpe mi yaparsın naparsın bilemem ben de.