bugün

diğer pek çok otobüs yolculuğunu zehir eden şeylerin yanında oldukça hafif kalan sürekli meyveli kek ikram edilmesi durumunun bünyede oluşturduğu kalıcı hasarın ilerleyen dönemlerde de kendisini göstermesi durumudur.

evet, çileli, uzun, alternatif ikramsız otobüs yolculuklarından çok çektim. ve şu anda meyveli kekten nefret ediyorum.

ama yine de az önce yerken aklıma geldi, insan özlüyor lan uzun otobüs yolculuklarını, her seferinde farklı otobüs anılarını, bir türlü susman bilmeyen yaşlı teyzeleri, sesini sonuna kadar açıp adeta bütün dünyaya system of a down dinleten metalci ve asosyal üniversite gençlerini(bu grup diğerlerine göre daha çekilesi, az çok kendimi ait hissettim), dört saattlik başarısız yazma girişimlerinin sonucunda hostes kızımızdan telefon almak şöyle dursun, giderken bir güle güle lafını bile göremeyen acemi ve söylediğine göre dükkan sahibi orta yaşlı bekar(onun yalancısıyım, kulak misafiri olmuştum, eminim değildir) abileri, henüz sivilceleri yeni çıkmaya başlamış ve ısrarla meyve suyu yerine gazlı içecek getiren muavin kardeşlerimizi, bütün yolculuk boyunca başlangıç terminalinden aldığı uykusuz, penguen, gırgır, leman, lale ne varsa doldurup normalda hiç okumayacağı en küçük detay yazıları bile okuyan üniversiteli kızlarımızı, emin olmak için dördüncü kez şehir içi servisinin olup olmadığını soran "sağlamcı" abilerimizi, pencere kenarına geçmek için seat numberını bilmezden gelen yaşlı amcalarımızı, ve orada oturan ve bütün bunları kafasında oluşturan şizofren kendim'i..

özledim lan. o zamanlar işkence gibi gelirdi ama ara sıra sırf gezmek, bu duyguları hissetmek için geri dönesim geliyor okul yıllarıma..
meyveli kek yerken akla otobüs yolculuğunun gelmesi bu hayattaki en doğal şeydir. ayrıca otobüstekini de aratır. markası ne olursa olsun cidden otobüste yenen meyveli kekin bir büyüsü var