türkiye büyük millet meclisine başı örtülü bir şekilde girerek laik cumhuriyete meydan okuyan insan. başörtüsüyle türkiye büyük millet meclisine gelen merve kavakçı, açıkça atatürk ilke ve devrimlerine ve cumhuriyetimize o gün meydan okumuştur.

o gün meclisin açılışını ailecek biz de televizyondan izliyorduk. merve kavakçı başındaki örtüyle türkiye büyük millet meclisine girince gözümden yaşlar akmaya başladı. birden kurtuluş savaşı geldi aklıma, o verilen mücadeleler, atatürk'ün cumhuriyeti kurarken yaşadığı binbir zorluk. bir anda hepsi ama hepsi sanki boşa gitmiş gibi hissettim. ulu önder atatürk bu ülkeyi bunun için mi kurmuştu? bu muydu yani cumhuriyetimizin kurulduktan seksen sene sonra türkiye büyük millet meclisinin alacağı hal? bunun için mi samsun'a çıkmıştı ulu önder, bunun için miydi verilen o milli mücadele? bunun için mi? bu günleri de mi görecektik diye ağlıyordum. sonra baktım ağlayan sadece ben değilim. evdeki herkes ağlıyordu. cama çıktım baktım sokaktan geçen herkes son derece tedirgindi.

ışıklar içinde yatsın sosyal demokrat başbakanımız bülent ecevit daha önceden hazırladığı bir metinle atatürk ilke ve devrimlerine, laik cumhuriyete yapılan bu meydan okumaya gerekli cevabı vermişti. daha sonra dsp milletvekilleri hep bir ağızdan "dışarı... dışarı... dışarı..." diye slogan atıyorlar ve alkışlıyorlardı. biz de ailecek evde "dışarı...dışarı...dışarı..." diye bağırmaya başladık. çok zevkliydi gerçekten. ulu önder atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyete sahip çıkıyorduk.

ve sosyal demokrat başbakanımız bülent ecevit'in "lütfen bu hanıma haddini bildiriniz" sözünden sonra yapılan protestolar sonuç vermişti. merve kavakçı dışarı çıkmak zorunda kalmıştı. ve üzüntüden sel gibi akan gözyaşlarımız sevinç gözyaşlarına dönüşmüştü bir anda.

ve bu sonuçtan sonra hep birlikte; türkiye laiktir laik kalacak sloganı attık. atatürk'ün çocukları atatürk'ün cumhuriyetine yapılan saldırılara karşı ülkemizi muhafaza ve müdaha etmişlerdi, gittim balkona bir türk bayrağı astım. bizler mutluyduk artık. ülkemiz kurtulmuştu...
laikçilerin çileden çıktığı, ülke elden gidiyor naraları atıp masaları yumrukladıkları, ülke şehlerin müridlerin ülkesi olmayacak türkiye laiktir laik kalacak sloganlarının atıldığı gündür.
rahmetli bülent ecevit' in oturduğu yerde sinir krizi geçirmesine sebep olan gündür.
akepenin iktidara gelmesini sağlayan hareketlerin başlangıcının olduğu tarihtir.
aynı zamanda merve kavakçı'nın tbmm'den atıldığı düne denk gelir.
(bkz: 2 mayıs 1999)
yanındaki şakşakçı nazlı ılıcak'ın o kadar akp yalamasının boşa çıktığı günlerin başlangıcıdır aynı zamanda.

o zamanlar akp filan yok tabii fakat birilerine yamanma derdinde olduğundan 2-3 sene sonra açılan parti onun için bulunmaz nimet olmuştu. sonu hoş bitmedi ama olsun.
tbmm tarihindeki kara lekeli sayfalardan birisidir bu gün. aynen yıllar önce kürtçe kardeşlik çağrısı yapan leyla zana ve diğer kürt vekillerin apar topar meclis'ten atılması ve 10 yıl hapse mahkum edilebilmesi gibi rezilce bir durumun yaşandığı gündür o gün.
girdiği gibi defolup gitmiştir.iyi de olmuştur.beter olsundur.fazla kaşınmasındır.
türban siyasi sembol dediler geldim dediği gündür.

siyaset mecliste yapılır zira.

ha dini bir sembolse o zaman yazdığınız tüm saçmalıkları geri alın.

önce türban kelimesinden başlayın ve de.
Rahmetli Ecevit'in aniden kıbrıs çıkartmasındaki dinçliğine dönüp 'çıkarım bu kadını buradan!' gibisinden bir nida ile şaha kalktığı gündür.
rahmetli ecevit'in ateşinin yükseldiği, demokratlığının bir anda kaybolduğu büyük tarihi gün.

ecevit: "burası devlete meydan okunacak yer değil, atın bu kadını dışarı" diye bağırmıştı rahmetli. ondan sonra bir daha da toparlanamadı.
3 evlilik yapmış hürmüz.
ecevitin kaleminin kırıldığı gündür. kendi adamları kırdı.
akla karanın belli olduğu gün. halkçılarla devletçilerin ayrıştığı gün. hakkın yükselmeye başladığı gün. statüko için sonun başladığı gün.