bugün
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız10
- kocamsunun hazırladığı sürpriz9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- güne bir şarkı bırak12
- uludağ sözlüğün bitmiş olması11
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge40
- tilki ailesi10
- bik bik'in balona binmesi36
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler11
- hamas bir terör örgütüdür24
- oksijensizsu13
- suriyeliler suriye'ye dönsün15
- sel felaketinin nedeni cehapedir10
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim24
- düşün ki o bunu okuyor14
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- insana kendini kötü hissettiren şeyler15
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız12
- özgür özel8
- fatih terim'in yuhalanması16
- ayça tilki10
- icardi190521
- memesi küçük olmak14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi14
- adolf hitler9
- anın görüntüsü8
- ben bu davanın savcısıyım8
- ideal duş alma sıklığı8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel24
- nazar değdi sözlük12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- icardi1905 silik olsun kampanyası11
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır10
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- sabah aç karnına içilen bira12
türkiye de sol kavramını taşıyacak herhangi bir siyasi parti yoktur. sosyal demokrat partiler vardır. bunlarda 'sağın eli solun, solun eli sağın cebinde' partilerdir. 1980 ve öncesini temsil eden bir sol parti kurulmadığı sürece bu bahsi geçen baraj aşılamayacaktır.
--spoiler--
Bir kesim 'eski solcunun' artık acıklı olmaktan çıkıp iyice gülünç olmaya başlayan bir tutumu var: 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde öldürülen arkadaşlarına önce uzun bir süre ağlaşıyorlar, 'vurdulaar, gittiii, yiğidim aslanııım, şurada yatıyoor, burada yatıyoor' falan diye, sonra küçük bir 'özeleştiri taklidi' yapıp lafı bitiriyorlar, 'evet canım, bizim de bazı hatalarımız olmamış değildi'...
Kimilerinin 'bir daha dünyaya gelsem aynı hataları gene yapardım' görüşü de, Türkiye'ye özgü bir 'akıl dışı efelenme' sayılmalı. Yiğitliğe yoğurt sürmemek için... Bunu 'akılcı dünya görüşünü savunmak' adına söylemeleri de konunun kara mizah boyutunu arttırıyor.
'Gençlik hatalarımı yeniden yapardım' cümlesi Türkçe'ye tercüme edilince 'ben hiçbir şeyden ders almadım, olgunlaşmadım' cümlesi çıkar ortaya. 'Bizi hataya yönelttiler' cümlesi de, görüyorum ki, her babayiğidin harcı değilmiş.
Ama o zaman hayatınız hep ağlamakla geçer be kardeşim...
Bir daha gelince değil, şimdiki hayattan gitmeden hesap vereceksiniz arkadaşlar.
Faşistlere değil, Türk emekçi sınıfına.
Çünkü sorumlusunuz, çünkü suçlusunuz! Çünkü sıçtınız batırdınız herşeyi.
Sokağa dökülerek Türkiye'nin başına ne işler açtığınızın, solu nasıl öldürdüğünüzün hesabını... Kime ve neye, nasıl çanak tutmuş olduğunuzun hesabını soruyorum... Kendimi bildikçe de soracağım.
Tek yol vardı: Tek sosyalist ve 'legal' parti olan Türkiye işçi Partisi desteklenecek, gelişmesi, güçlenmesi için çalışılacaktı. Başka parti kurulmayacak, sol bölünmeyecek, 'fraksiyon çatışması' olacaksa bile parti içinde olup bitecekti. 'Yasa dışı örgüt' yanlışı yapılmayacaktı.
Sağ, bu partinin mecliste hepi topu 15 kişiyle bile temsil edilmesini hazmedemedi. 1968 yılında Demirel ve inönü elele verdiler, seçim kanununu değiştirdiler, TiP'in meclise girebilmesine olanak vermiş olan 'milli bakiye' yani 'ulusal oy artığı' uygulamasını kaldırdılar, 1969 seçimlerinde TiP meclise giremeyince de gençlik 'bu iş parlamentoyla olmuyor' havasına girdi, bütün eylemler böyle başladı. O sıralarda ortaokula gidenler belki hatırlamazlar.
Bu hesabı Demirel'den ve inönü'nün mirasçılarından sormuyorlar, ya ağlıyorlar ya efeleniyorlar.
Eh, inönü'yü solcu sanan ahmaklar nereden düşünebilirler bunları, değil mi?
Ne pahasına olursa olsun, TiP meclise girememiş bile olsa onun güçlenmesi, bir dahaki seçimlerde 'milli bakiyeye ihtiyaç duymayacak' oy oranına ulaşması için çalışılacaktı... TiP iktidara gelebilir miydi? Elbette hayır. Fakat günün birinde CHP ile koalisyona girecek güce ulaşırsa, solculuk taklidi yapan bu bürokrat partisini, çalışan insanların, işçinin, memurun, köylünün yararına icraat yapmaya zorlayabilirdi.
'Hayır, ille devrim yapacaktık' diyene kargalar bile gülmüyorlar.
Sevgili Serdar Turgut, benim bu kesimi sağ adına değil sol adına eleştirdiğimi bile bile, bir lafımdan alınmış.
Üzerine alınmasına hiç mi hiç gerek yok ama, yanlış yapan, evet, hıyardır.
'Biz hıyarlık ettik' diyebilen de adam olma sürecinde yol almış sayılır. Ama bunu 'yarım ağız' söylemeyeceksin, çünkü ettiğin hıyarlık hem faşizme hem ölümlere yol açmıştı...
Sevgili Serdar, 'darbeler yedik, çok acı çekildiğine şahit olduk ama son analizde adam gibi düşünebildiğimiz ve direnebildiğimiz için mutlu olduk sanıyorum' demiş. Hayır, adam gibi düşünemediniz de, direnemediniz de. 12 Eylül'de çoğunuz sıkıyı görünce kaçacak delik aradı. Oysa ispanya'da tam üç yıl savaştılar, üç yıl direndiler, üç yıl... Çünkü halk yanlarındaydı... Sizin, değildi... Siz mutluysanız, eh, kimsenin özel hayatına karışamayız tabii...
Sevgili Serdar, benim yiğitlerin yiğitliğine, dürüstlerin dürüstlüğüne dil uzatmadığımı, öfkemin 'dıştan bakarak' oluşmadığını, 'aynı taraftan bakarak, kendimi aynı yanda hissederek' ortaya çıktığını bilmez mi? Bilir. 'Aile içinde' kavga ettiğimi bilmez mi? Bilir.
Ama 'aynı hataları gene yapardım' demekten de kendini alamaz... Yiğitlik uğruna.
Yok be Serdar, kendine haksızlık etme, belki yeniden gelsen bu kez 'modern milliyetçi-muhafazakar' bir tavır takınırdın, olamaz mı?
Engin Ardıç tarafından yazılan bu makale, 11 Mayıs 2006 Perşembe günü yayınlanan Akşam Gazetesindeki köşe yazısıdır.
--spoiler--
Bir kesim 'eski solcunun' artık acıklı olmaktan çıkıp iyice gülünç olmaya başlayan bir tutumu var: 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde öldürülen arkadaşlarına önce uzun bir süre ağlaşıyorlar, 'vurdulaar, gittiii, yiğidim aslanııım, şurada yatıyoor, burada yatıyoor' falan diye, sonra küçük bir 'özeleştiri taklidi' yapıp lafı bitiriyorlar, 'evet canım, bizim de bazı hatalarımız olmamış değildi'...
Kimilerinin 'bir daha dünyaya gelsem aynı hataları gene yapardım' görüşü de, Türkiye'ye özgü bir 'akıl dışı efelenme' sayılmalı. Yiğitliğe yoğurt sürmemek için... Bunu 'akılcı dünya görüşünü savunmak' adına söylemeleri de konunun kara mizah boyutunu arttırıyor.
'Gençlik hatalarımı yeniden yapardım' cümlesi Türkçe'ye tercüme edilince 'ben hiçbir şeyden ders almadım, olgunlaşmadım' cümlesi çıkar ortaya. 'Bizi hataya yönelttiler' cümlesi de, görüyorum ki, her babayiğidin harcı değilmiş.
Ama o zaman hayatınız hep ağlamakla geçer be kardeşim...
Bir daha gelince değil, şimdiki hayattan gitmeden hesap vereceksiniz arkadaşlar.
Faşistlere değil, Türk emekçi sınıfına.
Çünkü sorumlusunuz, çünkü suçlusunuz! Çünkü sıçtınız batırdınız herşeyi.
Sokağa dökülerek Türkiye'nin başına ne işler açtığınızın, solu nasıl öldürdüğünüzün hesabını... Kime ve neye, nasıl çanak tutmuş olduğunuzun hesabını soruyorum... Kendimi bildikçe de soracağım.
Tek yol vardı: Tek sosyalist ve 'legal' parti olan Türkiye işçi Partisi desteklenecek, gelişmesi, güçlenmesi için çalışılacaktı. Başka parti kurulmayacak, sol bölünmeyecek, 'fraksiyon çatışması' olacaksa bile parti içinde olup bitecekti. 'Yasa dışı örgüt' yanlışı yapılmayacaktı.
Sağ, bu partinin mecliste hepi topu 15 kişiyle bile temsil edilmesini hazmedemedi. 1968 yılında Demirel ve inönü elele verdiler, seçim kanununu değiştirdiler, TiP'in meclise girebilmesine olanak vermiş olan 'milli bakiye' yani 'ulusal oy artığı' uygulamasını kaldırdılar, 1969 seçimlerinde TiP meclise giremeyince de gençlik 'bu iş parlamentoyla olmuyor' havasına girdi, bütün eylemler böyle başladı. O sıralarda ortaokula gidenler belki hatırlamazlar.
Bu hesabı Demirel'den ve inönü'nün mirasçılarından sormuyorlar, ya ağlıyorlar ya efeleniyorlar.
Eh, inönü'yü solcu sanan ahmaklar nereden düşünebilirler bunları, değil mi?
Ne pahasına olursa olsun, TiP meclise girememiş bile olsa onun güçlenmesi, bir dahaki seçimlerde 'milli bakiyeye ihtiyaç duymayacak' oy oranına ulaşması için çalışılacaktı... TiP iktidara gelebilir miydi? Elbette hayır. Fakat günün birinde CHP ile koalisyona girecek güce ulaşırsa, solculuk taklidi yapan bu bürokrat partisini, çalışan insanların, işçinin, memurun, köylünün yararına icraat yapmaya zorlayabilirdi.
'Hayır, ille devrim yapacaktık' diyene kargalar bile gülmüyorlar.
Sevgili Serdar Turgut, benim bu kesimi sağ adına değil sol adına eleştirdiğimi bile bile, bir lafımdan alınmış.
Üzerine alınmasına hiç mi hiç gerek yok ama, yanlış yapan, evet, hıyardır.
'Biz hıyarlık ettik' diyebilen de adam olma sürecinde yol almış sayılır. Ama bunu 'yarım ağız' söylemeyeceksin, çünkü ettiğin hıyarlık hem faşizme hem ölümlere yol açmıştı...
Sevgili Serdar, 'darbeler yedik, çok acı çekildiğine şahit olduk ama son analizde adam gibi düşünebildiğimiz ve direnebildiğimiz için mutlu olduk sanıyorum' demiş. Hayır, adam gibi düşünemediniz de, direnemediniz de. 12 Eylül'de çoğunuz sıkıyı görünce kaçacak delik aradı. Oysa ispanya'da tam üç yıl savaştılar, üç yıl direndiler, üç yıl... Çünkü halk yanlarındaydı... Sizin, değildi... Siz mutluysanız, eh, kimsenin özel hayatına karışamayız tabii...
Sevgili Serdar, benim yiğitlerin yiğitliğine, dürüstlerin dürüstlüğüne dil uzatmadığımı, öfkemin 'dıştan bakarak' oluşmadığını, 'aynı taraftan bakarak, kendimi aynı yanda hissederek' ortaya çıktığını bilmez mi? Bilir. 'Aile içinde' kavga ettiğimi bilmez mi? Bilir.
Ama 'aynı hataları gene yapardım' demekten de kendini alamaz... Yiğitlik uğruna.
Yok be Serdar, kendine haksızlık etme, belki yeniden gelsen bu kez 'modern milliyetçi-muhafazakar' bir tavır takınırdın, olamaz mı?
Engin Ardıç tarafından yazılan bu makale, 11 Mayıs 2006 Perşembe günü yayınlanan Akşam Gazetesindeki köşe yazısıdır.
--spoiler--
70'lerin katledilen devrimci, sol gençliğine duyulan özlem'in fazlası ile canlanmasına neden olan hadisedir. düşünüyorum bugün mahir çayan, deniz gezmiş, hüseyin inan gibi zeki, cesaretli ve gerçekten akıllı insanlar yaşıyor olsa acaba deniz baykal, dogu perincek, tayyip erdogan gibi organizmalar türk siyasetinde bu kadar yükselebilirmiydi, ülkemiz abd tarafından yok edilmeye mahkum olurmuydu, emperyalizm'in avuçları içerisine bu derece düşermiydik, hayır düşmezdik..
edit: ayrıca chp, dsp gibi partilerin sol ile hiçbir alakaları yoktur.
edit: ayrıca chp, dsp gibi partilerin sol ile hiçbir alakaları yoktur.
1- günümüz türkiye' sinde iktidar hedefi olabilecek nitelik ve nicelikte sosyalist bir hareket olmadığından, neyin neye set olduğu muammadır.
2- yakın geçmişte, 80 den önce sosyalist mücadeleye set çeken, merkez sol, daha açıkçası o dönemin chp si değil, sosyalistlerin dış kaynaklı iç çekişmeleridir, milliyetçi cephe hükümetleridir, amerikancı cuntadır.
3- merkez solun tek hatası, taban anlamında devrimcilere duygusal yakınlık göstermeleri, onların da bunu iktidar perspektifi anlamında kayıtsız şartsız destek sanmalarıdır. ayrıca aynı sanrı ekonomik - demokratik talepler için sendikalarda toplanan sosyal demokrat karakterli işçilerin devrimci sanılması yanılgısında da kendini gösterir. örneğin 1 mayıs 77 deki 500 bin emekçiyi devrimci-sosyalist sanan bünye, sonraları bu insanların ne olduğunu kendine sormuştur.
4- başlığın tanımladığı durum, kapitalist gelişimini tamamlamış, demokratik devrimlerini tamamlamış ülkelerde merkez solun burjuvaziden taraf olduğu dönemlerde geçerli olmuştur. (bkz: almanya - spd) (bkz: spartakistler) *
5- bizim gibi globalleşme saldırısı altındaki ülkelerde ise merkez sol dahi, ya ulusalcı ya da korumacı özellikleri yüzünden tahammül edilmez pozisyondadır. tahammül edilir pozisyona çekildiklerinde ise merkez sol dahi değillerdir.
2- yakın geçmişte, 80 den önce sosyalist mücadeleye set çeken, merkez sol, daha açıkçası o dönemin chp si değil, sosyalistlerin dış kaynaklı iç çekişmeleridir, milliyetçi cephe hükümetleridir, amerikancı cuntadır.
3- merkez solun tek hatası, taban anlamında devrimcilere duygusal yakınlık göstermeleri, onların da bunu iktidar perspektifi anlamında kayıtsız şartsız destek sanmalarıdır. ayrıca aynı sanrı ekonomik - demokratik talepler için sendikalarda toplanan sosyal demokrat karakterli işçilerin devrimci sanılması yanılgısında da kendini gösterir. örneğin 1 mayıs 77 deki 500 bin emekçiyi devrimci-sosyalist sanan bünye, sonraları bu insanların ne olduğunu kendine sormuştur.
4- başlığın tanımladığı durum, kapitalist gelişimini tamamlamış, demokratik devrimlerini tamamlamış ülkelerde merkez solun burjuvaziden taraf olduğu dönemlerde geçerli olmuştur. (bkz: almanya - spd) (bkz: spartakistler) *
5- bizim gibi globalleşme saldırısı altındaki ülkelerde ise merkez sol dahi, ya ulusalcı ya da korumacı özellikleri yüzünden tahammül edilmez pozisyondadır. tahammül edilir pozisyona çekildiklerinde ise merkez sol dahi değillerdir.
güncel Önemli Başlıklar