bugün

medyanın temel görevi olayları olduğu gibi aktarmaktır. köşe yazarları kendi bakış açılarına göre yorumlar getirebilirler. fakat olayın aslından fazla uzaklaşmazlar. son zamanlarda haberleri yorum yapmadan aktarma görevini değiştirerek bir köşe yazısı olmamasına rağmen basit haberleri karmaşıklaştıran adeta kendini dedektif gibi gören, basit olaylarda dahi karmaşık komplo teorileri üreten haber merkezlerine tanık oluyoruz.

aktarma görevini bırakıp, yorumu da geçip kendi beyninin ufuklarındaki olmamış ve herhangi bir kanıtı olmayan her komplo teorisini aktaran haberciler bizlere bol bol paranoya yüklüyorlar. an itibarı ile disk başkanına saldırı olmuş, habercilerimiz disk başkanına yapılan saldırının ardında bir çok paranoya üretmeye başladılar. hiç kimsenin konu ile ilgili bir bilgi sunduğu yok. fakat suçu işleyen hakkında sol örgüt mensupluğundan tutunda siyasi bir olay olduğuna dair komplo dişlileri hızla çalışıyor. bu örnekte olduğu gibi bir çok örnek gördük. mesela aylar önce hollanda'da düşen uçak olduğu haberinden hemen yarım saat sonra haber kanallarında bir çok "uzman" bizimle eşit bilgilere sahip oldukları halde olmadık yorumlar yaptılar. görmediğiniz bir uçak ve olmayan bilgilerle neyi yorumluyorsunuz?
4 kız boğularak ölüyor ve bir çok teori üretilmeye başlanıyor.

maalesef benim beynim bu şekilde çalışamıyor. yetersiz verilerle bir sonuca ulaşmak sakıncalı geliyor. suçlanan insanlara haksızlık ve gereksiz bir beyin fırtınası.
medyanın gerçek görevi, halka doğruları ve sadece doğruları aktarma olmalıdır. ancak medyanın kitleleri yönlendirme ve manipülasyon amaçlı kullanılması kitlesel paranoyaya neden olmaktadır.