bugün

tüketen değil, üretendir üstadım, üreten.

geçmişten günümüze kadar gelen bütün filozoflar: ''maç izlerken küfür etmenin mantığı nedir acaba?'' diye düşünmüş, herkes farklı farklı fikirler ortaya atmıştır. isviçre'li bilim adamları ise halen bu konu üzerinde çalışıyor.
yurdum kahvehanelerinden herhangi birine girerseniz, bu sosyolojik, felsefik olayı daha derinden analiz etmek imkanına erişmiş olursunuz.

bizim konumuz elbette ki neden küfür edildiğine dair değil. daha önce hiç duymadığınız küfürleri duymanıza dair.
bizim milletimiz bu tip konularda üreten bir millettir.
iş küfür etmeye gelince, saniyede 89 tane küfür sayar, siz onları kavramaya çalışırken de filozof olursunuz.

dünyadan bihaber yaşayan, sürekli tüketen kişiler ise, bu tip küfürleri duyduklarında maç izleme işini bir kenara bırakıp: ''lan evde izlerim maçı. bunları bi kenara kaydedeyim. bir dahaki maç kullanırım'' düşüncesine girerler.

akla hayale gelmeyecek küfürlerin duyulduğu bu ortamda, maç izleme işi ikinci plana atılır. o üstün zeka taraftara doğru 180 derece dönülür ve dedikleri pür dikkat dinlenilir.

bunlardan bir tane örnek verecek olur isek: ''sahadaki çimlerin sayısı adedince dötüne düdük girsin hakeeemmm'' olacaktır. buradan da anlayacağımız gibi taraftarımız bir hayli sinirlenmiştir ki sahadaki çimlerin sayısı adedince lafını kullanmıştır.

üstadım, bu tip taraftarlarımızı koruma altına almalıyız. ya da bırakalım da nesilleri tükensin.
kıllanan adam'ın elinde çay ile (üretkenlik potansiyelini kullanış alanı itibariyle) ciddi eleştirilerine maruz kalabilecek şahıstır.
(bkz: boz baykuşlar)
*bir tarafından internete bağlı olup, maç boyu sürekli güncel versiyonları indiren taraftardır.