bugün

(1874 münih-1928 frankfurt)
alman filozoftur. berlin ve münihte tıp okumuş, simmel ve dilthey gibi iki ustanın yanında felsefe ve sosyoloji öğrenimi görmüştür. bir dönem köln üniversitesinde felsefe ve sosyoloji hocalığı yapmıştır. doğu felsefelerini iyi bilen, felsefi antropoloji'nin kurucusu sayılan scheler'in etik üzerine görüşlerinde temel kavram "tinsel sevgi"dir. tanrı, geist ve insan üzerine fikirleri ve bilimsel verileri hesaba katarak felsefe yapmasıyla nevi şahsına münhasır bir filozof kişi olarak anılmış, ciddiyet ve sıcaklığı aynı potada eritmiş olması dolayısıyla girdiği her ortamda sevgi yumağının merkezinde yer almıştır. öyle ki heidegger kendisi hakkında "all philosophers of the century were indebted to Scheler" demiştir.

buyrun bu da dil çıkarmış resmi...
görsel

(bkz: insanın kosmostaki yeri)
hak ettiği ilgiyi pek görmemiş olsa da felsefe tarihinin en derin adamlarındandır. ders verdiği sınıflarda ders görmüş olmakla övünsem yeridir.

(bkz: hastasi olunan alintilar/#2174049)

edit: hak ettiği ilgiyi ne görmeyecek yahu, meğer memleketteki durum buymuş. 1920'lerde herif tüm dünyadaki en ünlü alman filozofuymuş. düşün sen artık, bunun kant'ı var, hegel'i, marks'ı var.
insanın felsefe antropoloji meselesi haline getirilmesi imkanını göstermek isteyen bir filozof. Bununla ilgili uzun bir entry gireceğim. insan felsefesi yapılmamış demiştim, sözümü geri alıyorum. Özür dilerim.
Hınç kavramını ele alış tarzından esinlenerek bir iki bir şey söylemek istiyorum.

Yaşamı kendi kontrolü altında olmayan kişi, iktidarsızlığın bilincine vardığı an, iktidar arzusunu doyurabileceği başka iktidar ilişkileri üretir. Burada işe karışan hınç duygusuyla, intikamcı, intiharcı, yalancı ve manipülatif kişilikler halinde eyler. Herkesin hayatında en az bir tane, size özgür hissettirmeyen, diliyle bakışıyla, konuşmalarıyla domaninat bir tavır sergileyen kişi vardır. içinizden "acaba doğru mu söylüyor?" diye sorarsınız çoğu zaman. Bazıları oldukça manipülatif davranışlar sergiler. Hayatının kontrolünü elinden alan asli iktidar ilişkisini yok edemez; kendisini dayatabileceği başka ilişkilenmelere tutunarak doyurur kendini. Muhafazakar ailede yetişmiş bir kızın, gizliden gizliye yaşadığı hayatı ile ailesinde kontrolünü eline alamadığı hayatı arasında uçurum vardır. Düşünün, internette hiçbir anlamı olmadığı halde, yorumlarda hakaret ve küfür yazarak eğlenen tipleri. Kendi yaşamında kontrolü kaybettiği ölçüde, iktidar arzusunu sahte hesaplar açıp, siber zorbalık yaparak doyuran birini düşünün, ezilen bir işçinin karısını dövdüğünü düşünün, kıskanılan bir eşin ihanetini düşünün, muhafazakar ailed yetişen bir kadının norm-dışı yaşantısını, bunların hepsinin gerisinde çoğu zaman bir hıncın eşlik ettiği, iktidarsızlık bilinci vardır. Bu tezatlığı kişinin yaşam gücünü artıran kanallara yönlendirdiği örnekler de sayısızdır. Tecavüze uğrayan bir kadının feminist harekete katkılar sunması, görünmeyen meseleleri sorunsallaştırması, homofobik şiddetle karşılaşan bir gayin enfes bir dansçı ve makyaj sanatçısı olması gibi. intikam, iktidar, manipülasyon, yıkma arzusu yerine, üretme arzusu koymak.