bugün

''Bir ülkede sık sık dinden ve tanrıdan bahsediliyorsa ya malınıza yada canınıza kasıt vardır''. sözüdür.
kendine verdiği ayardır. sinek bile öldürmeyen budistleri dahi katletmiştir. hem de dinden hiç bahsetmeyerek.
fare suratli mao'nun bos beles cumlelerinden biridir.
katliamcı bir orospu çocuğunun güya dincilere verdiği ayardır.

--spoiler--
Çin'in komünist lideri Mao'nun iki önemli rehberi vardı; daha önce de değindiğimiz gibi, bunlardan biri Darwin, diğeri ise Stalin'di. Mao'nun şahsında birleşen bu iki tehlikeli isim, Çin tarihinde de büyük trajedilere, karanlık ve uzun bir döneme damgasını vurdu.

Mao yanlısı komünistler, iç savaş sırasında kendilerine karşı gelenleri acımasız yöntemlerle cezalandırıyor, halkın önünde küçük düşürüldükten sonra idam ediyorlardı.
Mao Tse-Tung'un direktifleriyle 6 ila 10 milyon arasında kişi doğrudan öldürüldü, on milyonlarca karşı devrimci ömürlerinin önemli bir bölümünü cezaevlerinde geçirdi ve 20 milyonu buralarda öldü. 1959-1961 yıllarında "ileriye Doğru Büyük Sıçrama" diye adlandırılan dönemde, tümüyle Mao'nun aşırı projelerinin feci bir sonucu olarak 20 ile 40 milyon arasında insan ise açlıktan öldü. Tiananmen Meydanı'nda Haziran 1989'daki katliam (1000 civarında ölü) ise Çin'in yakın geçmişte yaşadıklarının bir örneğidir. Doğu Türkistan'da Müslüman Türkler'e uygulanan zulüm ve soykırım ise hala devam etmektedir.

Çin'de gerçekleşen komünist devrimde büyük vahşetler ve insanlık dışı olaylar yaşandı. Adeta toplu bir hipnozun etkisi altına giren halk, her türlü vahşeti destekliyor, katliamları seyrederken destek verdiklerini gösteren naralar atıyorlardı. Çok korkunç ve dehşet verici bir ortam hakimdi. Tarihçilerden ve öğretim üyelerinden oluşan bir ekip tarafından hazırlanan ve komünizm adı altında işlenen suçların biraraya toplandığı Le Livre Noir du Communisme (Komünizmin Kara Kitabı) isimli kitapta, komünizmin vahşi uygulamaları şöyle tarif edilmişti:

Hepsi ölüme mahkum edilen devrim karşıtları, bütün halkın davet edildiği açık duruşmalarda, Kızıl muhafızlar tarafından parçalanıyorlardı. Halk ise bu esnada "öldür öldür!" diye bağırıyordu. Kızıl Muhafızlar bazen parçaları kızartıp yiyor ya da hala canlı olan mahkumun gözleri önünde ailesine yediriyordu; herkes "eski mülk sahibi"nin karaciğerinin ve kalbinin yendiği ziyafetlere ve konuşmacının yeni kesilmiş kafalardan yapılmış bir kazık dizisi önünde konuştuğu toplantılara davetliydi. Çin'de yamyamlığa varacak kadar şiddetlenen nefret ve vahşet hakimdi.111

POL POT VE KIZIL KMERLERiN ÖLÜM TARLALARI

1975-79 yılları arasında, Pol Pot yönetimi sırasında 7 milyon nüfusa sahip Kamboçya'da 2 milyon insan katledildi. Tamamen komünist bir devlet kurma idealinde olan Pol Pot'un katliamları, nüfusa oranla düşünüldüğünde, Hitler ve Stalin'in katliamlarından çok daha büyüktü. Pol Pot'un asıl olarak hedef alıp öldürttüğü kitle doktorlar, mühendisler, bilim adamları, öğretmenler, kısacası ülkenin aydınları idi. Hatta "gözlük takan herkesin öldürülmesi" emri verilmişti. Bu insanlık dışı cinayetlerin sonucunda yıllarca ortadan kaldırılamayan "ölüm tarlaları" oluştu.

Kızıl Kmer subaylarının katliamlarını meşrulaştırmak için kullandıkları mantık ise şu sözlerinde özetleniyordu: "Sizi yaşatmak hiçbir şey kazandırmaz. Kaybetmek ise bize hiçbir kayıp getirmez." Kendilerince gereksiz ve zararlı gördükleri, hatta böyle olduklarından şüphelendikleri herkesi öldürdüler. Her aileden en az bir kişi bu katliamlarda hayatını kaybetti.

insan hayatını hiçe sayan Pol Pot, aile kavramını da radikal sosyalizm hedeflerinin önünde bir engel olarak görüyordu. Aileleri birbirlerinden ayırarak ve insanları komün yerlerinde yaşamaya zorlayarak, aile kavramını ortadan kaldırmaya çalıştı. Aynı uygulama Stalin tarafından Rusya'da da uygulanmıştı. Hatta köylülerin ellerinden önce toprakları alınmış, sonra geri verilen küçük alanlar, özellikle dağınık ve birbirinden çok uzak yerlerden verilmişti. Bunun sonucu olarak bir aile çok küçük parçalardan oluşan tarlalarını sürebilmek için ayrı yerlerde yaşamak zorunda kalıyordu.

Robert Templer, Pol Pot's legacy of Horror, The Age, 18 Nisan 1998, http://dithpran.org/PolPotegacy.htm





111- Komünizmin Kara Kitabı, s. 617

--spoiler--