bugün

1900 lu yillarin vazgecilmezi olan mahalle bakkallarimizda olan ve simdiki buyuk supermarketlerde bulamadigimiz tat dolayisiyla olusan sebeplerdir.

ilk aklima gelen leblebi tozudur.
biskuvi kutularindaki finger biskuviler, ekmek arasi kasar salam...

ben mahalle bakkalini kokusundan tanirim zaten hepsi de ayni kokar, duysamda bi cocuklugumu hatirlasam...
fazlaya kaçmamak şartıyla "babam akşam ödiycek" diyerek ihtiyacını alırsın. önünde gazoz içersin.
küçük hırsızlıkların verdiği cesaret, adrenalin, korku ne dar doğru ne kadar yalnış tarşılır.

istediğin bir şey için bakkal amcanın dolabın arkasına geçtiğinde tezgahtan yürütülen sakız, çikolata. bir kere unutmuyorum turşu çalmıştım. nasıl becerdim hala anlamış değilim yarım kiloluk turşuyu nasıl aldım. yine olsa yaparmıyım bilmem. swh
(bkz: veresiye)
mahallede olup biten ne varsa hepsinden haberdar olunur, konu hakkında yorumlar dinlenir.

maddi olarak sıkıntılı anlarınızda borç alabileceğiniz en yakın dostunuzdur ayrıca.
akşam vakti bakkala ekmek almak için gittiğinizde,bakkal amcayla beraber küçük ekran tv'den cızırtılı bir şekilde bjk maçı izlemektir özlemekteki en büyük neden. (bkz: ne dedin ne dedin sen)
kısaca kazıklanmayı özlemektir.

hergün değişen fiyatları, bozuk yoğurdu, fazla gösteren kantarı, tozlu rafları, son kullanma tarihi geçmiş yiyecekleri özlemektir bu. marketten 3 liraya aldığın şeyin komşun da sayılan bakkal tarafından gözünün içine baka baka 5 liraya verildiğini görmek, raftan istediğin ürünü seçememeyi, istediğin markayı alamamayı özlemektir.

asla sahip olmadığım özlemdir...
şuanki büyük alışveriş merkezlerindeki kasiyerlerin zoraki gülümsemesine rağmen yüzlerindeki suratsızlığı bakkal amcamın günaydın deyişindeki samimiyetidir.
(bkz: müşteri daima haklıdır)
(bkz: teklif etme veresiye dost kalalım ölesiye)
"eee ahmet abi nası gidiyo işler?" sorusunu sorduğunda açtığı "dün bakkalın önünden iki karı geçti offf tam oturtmalık" şeklinde güzel muhabbet açması ve sıcak ekmeği alana kadar sabah'ın neşelenmesi.
amca, teyze muhabbetidir. mahalLe bakkalı her çocuğun bakkal amcası/teyzesidir. bakkala gidersin iki ekmek on yumurta alırsın. sonra bakkal başka müşteriyle ilgelinirken bakkal defterine kendin yazarsın aldıklarını. çaKtırmadan incelersin o defteri. çivi yazısından bozma, ilkokul temelli bir yazı fontu görürsün. sonra özenir kendin de hesap kitap defteri tutmaya çalışırsın. ilk gün yazarsın bir özenle, sonra unutursun. çocukluk işte.
(bkz: meybuz)
kapitalizden nefret etme halleri.
zamanında babanızın olması.
algida maxın tavan yaptığı günler idi o günler. max çubuklarından bedava bir max daha çıkıyordu. bütün çeşitletini deneyip en çok bedavanının çilekli maxta çıktığını farkettikkten sonra, sürekli çilekli max almaya başladım. saat başı bakkala gidip ben bedava kazandım dememden bıkmış olmalı ki bakkal amca, en sonunda çilekli max almaktan vazgeçti. kendimi suçladım bende bunun için. çocukluğum bu olay yüzünden travmalarla geçti. resmen bakkal amca tarafından sabote edilip çiekli maxtan bedava dondurma kazanmam engellendi. seni hiç unutmuyorum bakkal amca. artık çilekli max da yemiyorum oldu mu!
(bkz: kırık bisküvi)
veresiye yazdırma imkanı olan yerlerdir. Arada geçirselerde hesaba zor zamanlarda vaz geçilmez destek unsurudur.
bakkala babam gelince öderim bahanesiyle kola sigara gibi nesneleri hesaba yazdırabilirken.Artık heryeri egemenliği altına alan süper marketlere böyle bir söz söyleme hakkınız yoktur.en sevilesi ticaret yeridir.öğrencinin zor anında yardıma koşandır.