bugün

hayırlı zenciler arkadaşlar...

ebeveynlerinizi d 100 karayolunda seyir halindeyken french kiss yapan ateistlerin sebep olduğu zincirleme trafik kazasında kaybettikten sonra babanızın mirasına konup sizi kapı dışarı eden akrabalarınız sebebiyle kayıp balık nemo misali derin ve karanlık okyanuslara yani iş hayatına sürüklenip sırf aç açıkta kalmayalım elalemin eline bakar hale de gelmeyelim diyerek her sabah zeytinburnu sahil yolundaki trafik lambalarının orada cam silmeye razı olduğunuz dünyalar cicisi kız kardeşinizin harabelerden villalara uzandığı başarılarla dolu hayatı gayet güzel bir şekilde ilerlerken ateşin bacıyı sarması sonucu kız kardeşinizin iphone'unda birtakım zenci fotoğrafları yakalayarrak o en güzel türbanlara layık olduğunu düşündüğünüz bacınızın aslında bazı kara sevdalardan vurgun yediğini fark etmenizle beraber kafanızda bir anda yüzlerce suikast planı oluşmasına sebebiyet verecek elim hadisedir.

yine bir gün zeytinburnu'nda sileyim mi abi diyerek beş kuruş paranın peşinde koştuğunuz o zor günlerinizde, karşı kaldırımda mendil satmakta olan kız kardeşiniz mc donalds'ta çocuk menüsü yiyebilecek kadar parayı bir araya getirmiş olmanın mutluluğuyla size doğru koşarken gülnaz'ın öldüm burda klibindeki gibi 98 model bir renault broadway bacınıza çarpar. siz hemen yerde yatan kız kardeşinizin olduğu yere koşup feryat figan ederek zılgıt çektiğiniz sırada takım elbiseli godaman böyle bugs bunny'de ağzında hep puro olan mafya babası var ya onun gibi bir tip son model jipinden inip yanınıza gelir ve sesinizi beğenip; gel bizim gazino'da şarkı söylemeye başla, kız kardeşinin tedavi masraflarını ben karşılarım diyerek sizi hastaneye götürmek üzere arabasına davet eder.

kız kardeşiniz bu elim kazayı kaportasında bir iki ufak çizikle atlatmıştır ama artık bir ömür boyu gazinocular kralının fino köpeği olarak karın tokluğuna gazinolarda kadınlar matinelerinde falan türkü söylemek zorunda kalırsınız. yine de bacınız artık buz gibi havalarda mendil satmayacak diye hiç sesinizi çıkarmaz, ileride bir tas sıcak çorba için pavyonlarda kürt amelelerin rakı masasına meze haline gelmeyecek diye efendi efendi her gece çıkıp şarkınızı türkünüzü söylersiniz.

aradan birkaç yıl geçmiştir, bacınız büyüyüp oldukça güzel bir genç kız olmuş; sesiniz ise iyice gürleşip size büyük paralar kazandırmaya başlamıştır. yine bir gece ''mezarıma bacım gelmesin'' türküsünü söyleyip alkışlar eşliğinde sahneden inerken en arka masalardan birinde sizi izlemekte olan kız kardeşinizin gazino sahibinin karı manyağı oğlu tarafından öpülmeye çalışıldığını görünce mikrofonla ''rahat bırak ulan bacımı!'' diye haykırdıktan sonra mikrofonu elinizden fırlatıp; önünüzdeki masada bulunmakta olan kulüp rakı şişesinin alt tarafını masaya vurup kırarak gazino sahibinin oğlunu gebertirsiniz. kız kardeşinizin namusunu kurtarmışsınızdır ama o sırada gazinoda gizli görevde olan sivil polisler olaya şahit olurlar ve ellerinize kelepçe vurup sizi ekip otosuna bindirirler. başınızı sivil polislerden birinin omzuna dayayıp arabanın teyibinde namus belasına gardaş döktüğümüz kan bizim şarkıları eşliğinde karakola kadar gidersiniz.

nihayet mahkeme günü gelip çatar. gazino çalışanları olaya şahit olsalar da patrondan sağlam para almışlardır ve yalancı şahitlik yaparak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmanıza sebebiyet verirler. gazinocular kralı patronunuz kahkahalar atarak mahkeme salonunu terk ederken kız kardeşiniz göz yaşları içinde sarılmak için size doğru koşar ama jandarmalar sarılmanıza izin vermezler. çaresizce başınızı öne eğip cezaevine doğru giderken merhumun yakınları da sizi bir güzel tartaklarlar.

bacınız her pazar günü size temiz iç çamaşırı ve sigara getirir, üst başı da gayet düzgündür yani türbanını falan armine'den almıştır. yüzünde de şeyimsi bir ifade vardır, ''acaba bu kız gizli gizli üniversiteye mi başladı'' diye düşünür ama hiç ses etmezsiniz. cezaevinde saz çalarak türküler söyleyip mahkumları efkarlandırdığınız için sevilen biri haline gelirsiniz ama başgardiyanın sizde gözü vardır. bir gün pisuvara işediğiniz sırada sinsice size yaklaşır ve simsiyah grim fandango jopunu arkanızdan dayar. korkunuzdan hiç sesinizi çıkaramazsınız ve başgardiyanın taciz ve tecavüzleri uzunca bir süre devam eder. zamanla koğuştaki herkesin bu durumdan haberdar olmasıyla beraber adınız ibineye çıkar ve tüm mahkumlar cinsel ihtiyaçlarını sizden karşılamaya başlarlar. her gün tecavüze uğramaktan illallah edince kaçış planları yapmaya başlarsınız. tamı tamına üç yıl boyunca çay kaşığıyla tünel kazıp sonunda ılık bir ilkbahar akşamında firar eder ve kız kardeşinizin size yaşadığını söylediği adrese gidersiniz. gecenin bir yarısı kız kardeşinizin ziline basarsınız ve bacınız kırmızı bir bornozla ayağında otel terlikleriyle karşılar sizi. ulan benden önce birileri ziline mi bastı bu kızın diye içinize bir kurt düşer ama hapisten yeni kaçmışsınızdır ve oraya dönmeye hiç niyetiniz yoktur. hiç sesinizi çıkarmadan içeriye girip etrafa göz gezdirirsiniz.

ne hikmetse kız kardeşinizin evi son derece lükstür. elmas şeklinde avizeler, altından şamdanlar, alamanya bebekleri yani bir zenginin sahip olabileceği her şey vardır. masanın üstündeki kültablasında uzun ince plastik bir nesne görünce elinize alıp bu ne acaba diye incelersiniz ama ne olduğunu anlayamazsınız. kız kardeşinize paranın kaynağını sorduğunuzda cemiyet alemindeki cumhuriyet kadını kokoşların lüks evlerine gündeliğe gidiyorum diyerek size sağlam bi tonga çeker.

aradan birkaç gün geçer, bir gece kız kardeşiniz uyuduktan sonra show tv'de gece yarısında reklamları dönen 900'lü hatları aramak için gizlice komodininin üstünden cep telefonunu alıp parmak uçlarınızda odayı terk edersiniz. şansa bakın ki kız kardeşiniz ekranı kitlemeyi falan unutmuştur o gece. elleriniz heyecandan öylesine titrer ki 900'lü hatları tuşlayayım derken yanlışlıkla kız kardeşinizin fotoğraf albümlerine girersiniz ve o şok edici manzarayla karşılaşırsınız...

mapus damında seccadeler eskittiğiniz için bekaretinden yıllarca haberdar olamadığınız kız kardeşiniz birçok zenciyle anadan doğma, kırk yıllık orospu edalarıyla fotoğraflar çekinmiş; oww black hard cock teen avi diye de fotoğraf albümü yapmıştır. işte o zaman neden bu kadar lüks içinde yaşadığını anlarsınız. sizin uğruna hapishanelerde g.tveren haline geldiğiniz kız kardeşiniz arkanızdan ne orospuluklar çevirmiştir öyle... ulan bir de seks kasedi varsa geberticem orospuyu diye bağırıp videolara girmeye çalıştığınız sırada kız kardeşiniz tuvalete kalkar. hemen mutfaktan akın paslanmaz bıçağı alır ve banyo kapısının ardına gizlenir, ara ara ''içeride napıyor acaba durumu fark etti de kaçmaya mı çalışıyor'' diye kapı deliğinden gözetlersiniz. kız kardeşiniz tuvaletten çıkar çıkmaz ''kahpeee'' diye bağırıp, arkada 900'lü hatlar reklam cingılı careless whisper'ın melodisi çalarken 83 yerinden bıçaklayarak ağır yaralarsınız. yutkunmaya çalışıp size ''her şey senin içindi abi'' gibi bir bakış atar...

büyük bir pişmanlık duyarak kalp masajı yapmaya çalışırsınız ama kız kardeşiniz çoktan ölmüştür. kendinizi de harakiri yapayım da acısız bir şekilde bir an önce öleyim diye bıçağı saplarsınız ama beceremezsiniz. kanlar içinde kız kardeşinizin yanına yığılınca bacınızın açık kalan gözlerini kapatır, saçlarının koklayıp ''ohh kardeş kokusu'' deyip; gözyaşları içinde ''bacı çekmek özgürlükse özgürüz ikimiz dee'' diye şarkılar söyleyerek saatler sonra kan kaybından siz de maymunlar cehennemini boylarsınız...

görsel
sanırım kız kardeşin kariyeri düşüşte olan fransız bir sağ bek ile çıplak bir fotoğrafı olduğuna işaret eden olay.

(bkz: doğru tahmin)

(bkz: sadece fotoğrafa baktım)
kız kardeşe dayak atma sebebidir.
hayırlı zenciler arkadaşlardan sonrasını okuyamadığım başlıktır.
vahim bir durumdur.
nedir bu zenci nefreti kardeşim.
fitnessla ilgileniyor olabilir.