bugün

yakarış! belki haykırış, belki de tükeniş...

özlüyor(muş)um ben seni! ne söylersem söyleyeyim, seni unut(a)mamak en büyük yetenek(sizliğ)im! hala kalbimin ritmi bozuluyor sesini duyunca...
öyle işte, bu gece de aklımda ve dualarımdasın uyumadan önce, beş yıldır her gece olduğu gibi! meleklerle uyu!

paranoyalarla, şizofrenik sancılarla geçen yıllar ve sana doğru olduğunu sandığım ama aslında çıkmazdan başka bir yere çıkmayan yollar! az gidiyorum, az daha gidiyorum, biraz daha gidiyorum sonra kalakalıyorum olduğum yerde! sonra bakıyorum olduğum yere; bir arpa suyu şişesi yol almışım!

denedim! sayısız kez denedim hem de! gururumu kırdım, direndim aylarca... susturdum muhalif yanlarımı, seni savundum aklıma, mantığıma ve sonsuz nefretime karşı hep seni savundum! kurduğum hiçbir mahkemede seni aklayamadım kendime! ama yine de kıyamadım gözlerinin hayaline!

inat ve ısrarla farklı tenlerde ararken tenini, hiçbir orospuda bulamadım cilveni! ne sözlerini, ne gözlerini! kimse göremedi senin gibi çünkü baktıkları artık ben değildi!

her gördüğüm yerde yüklediğim anlamları boşaltmaya çalışırken sen, ben yine de bir ilmek atmaya çalışıyordum senin incelmeden kopardığın her şeye! o kadar sert, o kadar keskindi ki gidişlerin; dayanmadı hiçbir gemici düğümü yamalı bohçaya dönen biz'e...

ne kadar kaçtıysam... ne yeminler ettiysem olmadı...

inat ve ısarla, her şeye rağmen! kırk kere söyledim ama unutamadım seni!
Unutmanın söylenerek olmayacağını anlamalı insan. Unutmak başlı başına bir eylemdir. Zaman ister, sabır ister, mutluluk ister, kafa dağıtacak birşeyde bulursanız tamamdır.