siyasette hiçkimsenin temiz kalamayacağını gözler önüne sermiş olan programdır.

cesaret edip de seyredebildiyseniz kanal b'de yayınlanmış "yerel seçim özel" programının kamera arkasını görmüşsünüzdür. ama birçoğunuzun kulaklarını tıkayıp yüksek sesle şarkılar söylediğinden de eminim. "la la la laaaa! dinlemiyorum kii!" şeklinde. nasıl bir aşksa yürekleriniz hayal kırıklığını kaldıramıyor. kılıçdaroğlu'nun da yanlışları var deyince en sevilmeyen, "kılıçdaroğlu çok kral adamdır hoca!" deyince en sevilensin. formül çok basit.

yok yok siz izlemezsiniz ben kısaca özetliyim; programın sunucusu olan nahit duru reklam arasında coşuyor. puştlar şöyle puştlar böyle diyor. siyasette her türlü "puştluk" (aynen kendi ifadesi) mübah diyor. bizimki de "evet, evet , ohh evet bebeğim devam et!" diyor. sakin güç böyle olsa gerek "hı hı evet" diyorsun sakince. durum şantajın montajın ötesinde. sanki rakı sofrasındalar bir büyüğü yarılamışlar. öyle bir ortamları var. gandhi görse kalp krizi geçirir o derece bir rezillik.

hayır, nasıl bir fanatizmse sayın duru seçimden önce kılıçdaroğlu'nu gözümüze gözümüze sokan doğan grubunu bile beğenmiyor. pasif buluyor ve hakaret ediyor. adamlar daha ne yapsaydı 24 saat "kılçdaroğlu ile ulusa sesleniş" mi yayınlayacaklar?

vallahi içim cız etti seyrederken. demek ki ben bile inanmışım dürüst siyasetçi masalına.
herneyse, siyaset böyledir işte. gandhi olsan kar etmez. budizm de dahil yeryüzündeki hiçbir din karşı koyamadı bu kirlenmişliğe. kanalizasyonda geziyorsan boka dokunmasan bile kokusu siniyor.

peki ne olmalıydı? kişilik sahibi ve gerçekten dürüst bir insan orada o adamı konuşturmazdı.
"yaa bilader ne biçim konuşuyorsun akıllı ol efendi ol yoksa kalkar giderim!" dürüst adamın cümlesi budur. "evet ohh evet!" değildir.

yaa sözlükçüler, aşkınızdan ölseniz de kabul edin bunu. bu girimi de haftanın en sevilmeyeni yapmazsanız platonik aşkınızdan şüphe ederim. hadi bakalım duydunuz zilin sesini yarışma başladı.