bugün

doğrudur. kimse küçük böcekleri öldürürken acı duymaz, muhtemelen zevk alır. o vıcığı çıktıkça yüreğindeki kini boşaltır. tüm nefretini kusar üstlerine. karıncaların kafasını koparırken eski sevgiliyi, sineğin kanatlarını koparıp gözü önünde yakarken eski sevgilinin yeni sevgilisini düşünür. şaka bi yana tamamen 'gerçek' tir.

bir atı öldürdüğünüzde muhtemelen yüreğiniz acı çeker, vicdanınız azda olsa sızlar. tabii normal bir insansanız. ya da bir insanı öldürdüğünüzde tarifsiz acılar çekmeniz mümkündür. ama fare ve fareden küçük organizmalar öldürüldüğünde neden böyle olmuyor merak ediyorum. neden ulan? o karınca az önce yaşıyordu, neden öldürüyorsun antensiz!
küçük hayvanlar severler derneğinin kurulmasına neden olabilecek itiraf.*
acı ama gerçek.
bir varlık, küçük ise doğada çok. demek ki bu öğreti doğuştan insanda var.
ama genede, normal insanlar zararsız böcekleri öldürmez. *
Küçük hayvan fobisi olan insanlarda olan duygu olabilir. örnek : Korktuğu , rahatsız olduğu veya tiksindiği için evde gördüğü bir örümceği , sineği veya hamam böceğini öldürür. Vicdanı sızlamaz hiç , hatta kendini daha iyi hisseder.
sesten kaynaklanıyor. evet sadece ses.. eğer ölürken acıyla haykırmalarını duysaydık ya da gözlerini görebilseydik o kadar da kolay öldüremezdik ... insan olan da canlı olsun cansız olsun , büyük olsun küçük olsun hiçbir mahlukata bilerek zarar vermez...
(bkz: küçük canlıların da hadlerini pek bilmemesi)
o değil de

hayvanları korumak/kıyamamak (aslında kilo almamak) adına vejetaryen geçinip salatalara ve meyvelere abanan, en azından meyve ve sebzeleri hiç içi sızlamdan tüketenlere sözüm: e, onlar da canlı değil miydi kuzum? minik minik çileklerin, koca koca patlıcanların, sulu sulu şeftalilerin, kıpkırmızı karpuzların canı yok mu? diğer canlı oluşumlarına hiç girmek istemiyorum. *