bugün

sağlık bakanı çıkıp bu sudan bi bardak içer ve 'bakın ben de içtim' bir şey olmaz der. olur bu. olmadı mı sanki?
evet bu hale geldik... bunu da iktidara bağlayan bir zihniyete sahip olduk.öncelikle (bkz: açılın ben doktorum). altın elde etmede en sık kullanılan yöntem bu siyanürlü yöntemdir. daha ucuzdur. ve abartısız, dünyanın dörtbir yanındaki altın maden işletmelerine bakarsanız bu yöntemnin kullanıldığını da göreceksiniz. ve atıklar dünya genelinde sadece türkiye'de değil, saklanır. sonra nereye gittiği çokcayrı mesele ama dereye dökülmüyor sonuçta. ama arkadaş özel bir işletme orası. bunu hükümete bağlayan kardeşler ne iip yazıyor bunları anlaşılmamakta. (bkz: çorumsporun küme düşmesini iktidardan bilmek)

edit: birde şöyle gerçekleri söyleyince hazmedemenyenlere bayılıyorum. devam edin annem bu kafayla çok ilerlersiniz.
çevre bakanlığının ne kadar pasif olduğunu ortaya çıkaran olaydır efendim. analizleri bile kaçak köçek çevre mühendisleri odası yaptı.

özellikle çevreci geçinen veysel eroğlu ve ekibinin görevi bırakması gerekir. eti gümüş' e nasıl çed verildi. türkiye' de çed onayının sonucu % 95' olumlu oluyor. çed dediğinde zaten 50 sayfa matbuu evrak.

acil müdahale planı yok, olsaydı zaten ortaya çıkardı. denetleme zaten sıfıra yakın.

bu durumda hepimiz siyanürlü suyu içmeye mahkumuz.