bugün

doğruluğu kesinlikle tartışılabilir olsa da, bu fikirde olan milyonlarca insan var bu ülkede.

***

iki aydır çaylaktım ve sözlükten uzak kaldığım zamanlarda başımdan öyle şeyler geçti ki sevgili mekkeli kardeşlerim, anlatsam 4 ciltlik roman olur...

malumunuz temmuz ayı, havalar sıcak... cumartesi günüydü, heybeliada'ya gitme kararı aldık camiden arkadaşlarla. sabah namazımızı kıldıktan sonra, demliğimizi aldık divanımızın yanına, güzel bir hafız kahvaltısı yaptık... kahvaltı sonrasında çekirdek çitleye çitleye istasyona geçtik ve banliyö trenini beklemeye başladık. amacımız, pendik'ten bostancı'ya geçmekti...

dört mümin ada vapurunu bekliyorduk. günlerden cumartesi, aylardan temmuz. hava gavur kukuşkosu gibi yanıyor... acayip terlemişim. hacı yağı da etki etmiyor sıcaklara. ey râb, sen her şeyin en iyisini bilirsin!

***

onca dinsizin arasında, içi allah sevgisiyle dolu olan bir çocuk gördüm (daha doğrusu hissettim). elinde risale-i nur külliyatından olduğunu anladığım bi' kitap vardı ve kitaptan bir an olsun bile gözlerini ayırmıyordu. "işte" dedim, "işte gerçek bir müslüman!" yüzlerce terbiyesizin, kucak kucağa oturanın, dıbıl çıplak giyinen mahlukat-ul pespayenin yanında bir yakut, bir hazine... en değerlimdi o benim. yanına gittim:

-adın ne senin kardeş?
+muhammed!

dedi ve risale-i nur külliyatından olan lem'alar'ı okumaya devam etti bu dev adam. gözlerinden sanki peygamber efendimizin silüeti akıyordu gözlerime. elim ayağım titremeye başladı, başım döndü, gözüm seğirdi... kâbe yolları geldi aklıma... o elem, o yeis, o gam ki, o keder...

***

yüzlerce ahlaksızın, yüzlerce kâfirin bu dev adamı tanıması, bilmesi ve hak yolunu bulması lazımdı. "tekbiiiir!" diye bağırdım, "allah-u ekbeer!" diye cevapladı muhammed. o an içim coşkuyla ve huzurla dolmuştu. gururlandım ve bir daha "tekbiiir!" diye bağırdım, yine "allah-u ekber!" şeklinde cevapladı muhammed. herkes dönmüş bize bakıyordu, etkilenmişlerdi belli ki. o an aralarından bazılarının kelime-i şehadet getirerek müslüman olduklarına an be an şahit oldum. yüce rab şahidimdir ki, o an ölmek istedim; ama bitirici vuruşu da yapmam lazımdı. "tekbiiiiiir!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım, muhammed de en az benim kadar güçlü ve vurgulu bi' ses tonuyla "allah-u ekber" diye bağırdı. işte o an, zaman durdu. sanki gökten bir melek indi de, nurladı bütün kervanı... kelime-i şehadet getirenler mi dersin, diz çöküp ağlayanlar mı dersin.... hak yolunu bulanların sayısı o kadar çok artmıştı ki, o an heybemdeki seccadeyi çıkarıp yere serdikten sonra allah için secde ettim. her rükûda gözlerimden yaşlar süzülüyordu seccademe....

***

ah küçük muhammed ah, seni denize atan o kafirlerin, o atayislerin elleri kırılsın inşallah! nasıl kıydılar sana?!

***

muhhamed'i denize atmıştı bazı atayisler. yüzme bilmediğim için atlayamadım arkasından. sadece ağladım ve dua ettim râbbime. râbbim duymuş olacak ki dualarımı, o sırada 10-15 tane kürt kardeşimiz ve 2-3 tane de türk muhammed'i kurtarmak için denize atladı. allah şahidimdir ki, kürt kardeşlerimizin hepsi adeta michael phelps gibi yüzerek muhammed'i kurtarmışlardı. üstüne üstlük muhammed'i kurtarmak için denize atlayıp da, yüzemedikleri için boğulan türkleri de kurtarmışlardı, hem de hiç tereddüt etmeden. oturdum ağladım. saatlerce ağladım. kürtlere bir kez daha şükranlarımı ve dualarımı sundum râbbimin huzurunda.
ilginç ama doğru önerme. ç.kale'li 2 arkadaş yüzmeyi bilmezken doğulu 2 arkadaş gayet başarılı şekilde yüzüyordu.
kan denizinde boğulmamış olmalarını buna mı borçlular yoksa ?
yüzmesini bilemem ama, bir türk olarak samimiyet noktasında bir çoğunun bizden daha sağlam olduğunu söyleyebilirim. yanlı olaark değerlendirmeyin. doğu görevi sebebi ile kars ta 2 yıl kalmamdan dolayı orayı az uz gördüm. ve durum bu. kimse kusura bakmasın.
yüzmek değil o batmamak...

tipler o kadar kayık ki...
kıllar hydrodinamikte sıkıntı yaratacaktır.
isveçli bilim adamları tarafından 100 kürt ve 100 türk toplanıp yarıştırılmışlar da öyle mi varılmış bu kanıya ? Aksi bir durum varsa inanmam yani lütfen. isveçli bilim adamları yapacak bu testi arkadaş !

doğruluğu tartılışılabilir olan önerme.
(bkz: kürtlerin türklerden daha iyi yaptığı şey)
barajda öğrenilen yüzme ile denizde öğrenilen yüzme bir olmaz tabi.
benzin içinde yüzmeleri sayesinde geliştirmiş oldukları özellikleridir.
kıyı kesimlerde abaza kürt geçici nufusundan kaynaklıdır.
adamlar kedi gibiler hiç suya girmedikleri halde dogustan gelen bir yetenek. suya düstükleri anda patır patır yüzüyorlar.
güncel Önemli Başlıklar