bugün

kötülük saçılan şu zamanda, dünya dönüyorsa hala, elindekini, kazandıklarını, sevgisini ve umutlarını paylaşanların hatırına dönüyor ya da ne bileyim belki onların saçtığı ışık ve enerjiyle kalıyoruz ayakta.

bakın bir etrafınıza, herkes birbirini becermek niyetinde, elimizdeki umutları almakla tehdit etmekte, aşağılamak, skor yapmanın yegane konusu. ha bunların hayatlarında görüp görecekleri en bedbaht olay gelin görün ki, biri tarafından sevilmemektir, zaten başka ota boka kafayı takacak durumu yoktur, her şeyi tastamam tamtıkır yerindedir.

sevilmediklerinde, tükürüyorlar insanların yüzlerine, biri sevmedi diye düşman ediyorlar herkesi kendilerine. kötülük için el veriyor herkes birbirine.

aşk? diyorum bu insana,
''hahahha aşk mı? aşk bir aptallıktır, aşk bir bedenin içine dühul etmektir'' diyor.

sevgi, birinin yıllar önce çıkardığı terliği bile sevmektir diyorum,
''bırakıp gitmiş, sikip atmıştır seni, güvenme'' diyor kimselere. ''nefret, sevişmekle diner, sevişerek nefretini dindirenler var bu dünyada.''

umut, benim umudum var hala diyorum,
''acıyla ağırlayandır diyor uyandığında''

ya uyuduğun anda duyduğun mutluluk? diyorum,
''katmıyor kimse onu hesap kitap defterinin demirbaş kısmına.''
düş? diyorum pembe ışıltılı fırçalarla,
''düş hayal kırıklığı toplarsın anca. karanlıktır diyor benim gördüğüm dünyada.''

masumiyet diyorum,
''ödenendir diyor bir başkasının günahıyla.''

vermek? diyorum karşılıksız, beklentisiz,
''kullanılmaktır diyor arsızca''

kadın? diyorum,
''et parçası diyor sıyrılmış bir gecelik altında.''

erkek? diyorum,
''güvenilmezdir diyor bu zamanda, kadınlar yürekzede onun altında.''

inanç? diyorum, o benim nehir yatağım, yolumu bulacağım onunla,
''olmayandır, bunu anlatma diyor bana.''

ben? diyorum,
''hayır ben'' diyor

ben neyim senin için? diyorum,
''bir ben varım, benim bildiklerim, benim yaşamım var diyor bu alanda.''

hakikaten, kimsenin kimseden umudu yok mu hala?

kolektif düşünceler, imeceler, paylaşmalar, dinlemeler, saygı duymalar unutuldu, çürüyor kökümüz. hatta ve hatta, hoş geldinizler, hayırlı olsunlar kalmış gibi arafta.
umudu olanlar, suskunluktan iç kanaması geçiriyorlar.

bu ceset dolu ormanda, ağaçların üstüne birileri şunları yazsın arada,
'insanlar kıymetli'
'bir adım sonra dost çıkabilir'
'dünyaya iyi ses ver, yankısı öyle dönsün'

hadi, hemen, şimdi, güzel sesler verin uludağ'a...