bugün

sen darwin için gül dağıtsan bir numaraları belediye başkanı olarak daha farklı anlatılırdın.
gül alıp-satmanın yasak olmamasına mütevellit voleyi vurmuş çingenedir.

zaten belediyenin, sosyal faaliyetler anlamındaki öncelikleri arasında gül dağıtmak vardır. hani tahmini olarak birkaç bin liracık ile başka ne yapılabilirdi ki? mesela trafik lambalarının keşmekeşinsan kavşaktan, kavşağa geçiş için dakikalarını harcayan yayalara(en azından bu durumun yaşandığı yerlerde) üst geçit falan mı yapacaktı belediye?

ya da ne bileyim kutlu doğum etkinlikleri kapsamında bilinen ve kaliteli bir şekilde kaleme alınmış bir hz. muhammed'in hayatı, yaşantısı gibi bir kaynak mı dağıtacaktı(ki tahminen belediye kendi bünyesinde bastırırsa toplu olarak, tanesi 50 kuruşa mâledebilirdi)?
insanlar belediye baskanini ve meclisini sectiklerinde onlarin belediye butcesini nasil kullanacaklarina dair de yetki verirler. bu yetkinin dogru ve yerinde kullanildigina inanirlarsa yeniden secerlerler. burada onemli olan aciklik ve hesap verilebilirliktir. butun bunlari niye anlatiyorum , gul almak ve satmak kanunen yasak degildir. bunun ne kadar yararli olup olmadigini ise secmen verecektir.
kutlu doğum haftası hasebiyle bütün ilçe ve istanbul büyükşehir belediyesi'nin, "gül dağıtmak" türünden eylemlere girişmesi üzerine voleyi vurmuş şopardır.

son günlerde, fazlaca çalışıyorum ve yorgun argın eve zor atıyorum kendimi. bugün de üç aşağı ve beş yukarı öyle bir gündü. mahalleyi, ikiye bölen çeşmenin solundan devam edip, mahallemizin içme suyu dağıtımcılığını yapan mehmet abi'nin arabasını sürdüm apartmanın köşesine kadar ve tam o sırada bir metalik gri arabanın anteninde sallanan akp flamasını gördüm. "ulan" dedim içimden "ne taşak adamlar bu şoparlar" ve durup da bir gülüverdim öylece. o sıra akif adında bir yanardöner iniverdi arabanın, şoför mahalinden(torbacılıktan 11 yıl ile yargılanıp 2 yıl kadar hüküm giymişliği vardır).

"hayırdır lan, ne iş?" dedim(ki son yerel seçimlerde mahalleye bayrak asmaya çalışan akp'lilere, satırla saldırıyordu). hemen anlatmaya koyuldu "abi sorma" dedi ben de "sordum, geçti artık" dediğimde başladı anlatmaya:

"abi, geçen kutlu doğum ayağına ilçe teşkilatında tanıdık vardı ona gidip de gül dağıtılıp dağıtılmayacağını sordum. o da bana dağıtacaklarını ve eksik olduğunu söyledi. tanesi 2 liradan üç bin gül alacaklarmış, bana sordu "tanıdık var mı" diye. ben de gelip kancıklara dedim, onlar da birbirlerine derken üç bin gülü, bunlardan aldım tanesi 75 kuruştan. bir günde çözdük olayı..."

sonrasını anlamama karşın anlatmasını bekleyerek "eee akif..." dedim. o da devam etti:

"sonra zeytinburnu ve bağcılar belediyesi ile de kontak kurdum abi sayesinde. toplamda otuz bin gül verdim. masrafları çıkarsak bir hafta içinde otuz beş bin para vurdum abi. araba da uygun düştü, para varken aldım."

dedi. "eyvallah da bayrak ne iş?" diye sordum. onu da açıkladı sağolsun:

"abi akıl almaz ama çok para dönüyor şu işte. seneye, güllerin hepsini ben vereyim diyorum. o sebeple de şu sıralar gözlerine gireyim diye taktım bayrağı, hiç yoksa iki güne bir gidip de görünüyorum. sırf fatih belediyesi, otuz bin tane gül aldı abi bu sene; üç binine ben yetişebildim. yoksa tır alırdım tır şimdiye"

diyerek. "götüne mi sokacan lan tırı" dedim biraz da işleyişe kızarak ama oğlanın da suçu yoktu esasen; işleyiş sıkıntılı.

ve iyi tarafından bakarsak sevgilisine, eşine gül alacağı parayı belediyeye "vergi" adı altında haraç veren garibanlar da gül almış oluyor böylece senede bir de olsa.