diğer işlerinde olduğu gibi kurbanını sunarken de allah'ın adıyla, onun büyüklüğüne şahit ederek başlayan güzel insandır.
allah'ı hatırlayandır.

yani kul rabbine şöyle der aslında;

"allah'ım; senin rızan için yine senin imkan dahilinde üzerimize vazife kıldığın(farz değildir) kurban kesme ibadetini, amelini gerçekleştiriyorum. bu işime başlarken de yine seni anıyorum allah'ım. bu işimde olduğu gibi diğer işlerimde de bana yardımcı ol".
atayızlar tekbirin yüceliğini anlamaz. çünkü onlar kafir oldukları için ölmekten o kadar korkuyorlar ki ölümü kimseye yakıştıramıyorlar. aslında hayvanların kesilmesine üzülmüyorlar tam aksine ölümün nefesini yakınlarında hissediyorlar onlardaki ölüm korkusu o derece şiddetli ki, hayvansever olmayan ve normal zamanlarda dahi hayvan gibi hayvan eti yiyen atayızlar kurban bayramında moral çöküntüsüne uğrayıverir... bu allahın dünyada onlara verdiği azaptır. bu işin sonu da (bkz: kurban eti yiyen ateist) kavramı çıkıyor.
ölümü ve kim olduğunu hatırlayan insandır. gittik 1400 yıl önceye insanların sürüleri hayvanları var yetiştirmekle beraber et ihtiyacını da bu hayvanlardan karşılıyorlar küçük mezbaha sayılamayacak odalarda bahçelerde kesiyorlar hayvanlarını. bi peygamber geliyor diyor ki nasıl yemek için kesiyorsanız yaratıcınızın isteği üzerine yılda bir kere de onun için keseceksiniz bir kısmını fakirlere dağıtacaksınız bu sizin ruh dünyanızı hareketlendirecek yaratıcınızı hatırlamanızı insan ve kul olduğunuzun farkına varmanızı sağlayacak. kibrinden kul olmayı kabullenemeyenler löpür löpür et yerken kurban ibadetini eleştirmekten çekinmiyorlar. hatta katillerle bir tutuyorlar.
Kafa keserken tekbir getiren insanları hatırlatan insandır. Ne kadar da birbirine benziyorlar..

(bkz: Düşünen emoji)
Olması gerekeni olması gerektiği gibi yapıyordur hepsi bu.