bugün

sabahattin ali , sait faik gibi romanların hikayelerin yanısıra şiirler de yazmıştır. bunların sayısı 65'i bulmaktadır. ancak bunların az bir kısmı kitap haline getirilmiş olup geriye kalanlar ya dergilerde yayımlanmış ya da hiç yayımlanmamıştır.

ali; almanya'da kaldığı dönemde bu şiirleri bir deftere yazmış sonra 1929 yılında bu defteri istanbul'da yaşayan bir arkadaşına yollamış.

kurbağanın serenadı ise, 1928 de servetifünun dergisinde yayımlandı.

bir paçavra yırtıldı kamıslar arasında,
bak sevgilim;haddini bilmeyen bir kurbaga,
basladı yosunlarla serenatlar çalmaya..

ıstırap, ses haline gelmis yaygarasında:
senelerce tozlu bir rafta uyuyan keman,
böyle sikayet eder reçinesiz yaydan.

fakat senin karsında bu ne kadar küstahlık,
bir kere kendisine bakmıyor mu bu alık?
nasıl açıyor sana gönlünün yarasını?

acaba ne umuyor böyle gevezelikte?
simdi,ayaklarımla öpüsen bu esikte,
bilmiyor mu kaç asık kırdı gitarasını?

o da bilir bunların neticesizligini
o da senin karsında duydu acizligini
o da nadimdir gönül verdigine sevgilim!

madem ayak ucunda bir kurbaga vaklıyor,
karanlık simdi bütün cürümleri saklıyor;
onu çigne sevgilim!onu çigne sevgilim!