bugün

Okuma eyleminin amacı kağıt üstündeki işaretleri anlamaktır ama anlama kısmını es geçersek aslında okumayıp sadece seslendirmiş oluruz. O yüzden bir de türkçesini okuyup anlaşılırsa, bu işi hakkıyla yerine getirmiş oluruz.
islam ülkelerinin yaptığı tam da böyledir.
okuduklarından birşey anlamış gibi görünüyor mu islam ülkeleri?
anlamını bilmeden ingilizce şarkı söylemek gibidir. belki annene küfür ediyordur bir öğren. merak etmez mi insan?
vahiy alacağımıza ya da imam gazali gibi gönül gözü ve sezgi yoluyla bilgi edinebileceğimize inanmıyorsak mümkünatı yoktur ki zaten olamaz bu şartlar olmayacağına göre belirli yetenekle sınırlandırdığımıza bakarsak.ayrıca ilk vahyin "oku" olması ve gönül gözü yoluyla edinilecek bilginin sınırlı olması da bunu işaret ediyor.
türk insanının %90 ının istisnasız yaptığı eylem. lan bi aç bi oku ne yazıyor içinde malak. bozuk plaklar gibi başa sarıp sarıp ne tekrarlarsın.
ya açar bakarız, nazm-ı celilin yaprağını,
yahut okur geçeriz bir ölünün toprağını.
inmemiştir hele kur'an bunu hakkıyla bilin,
ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için!

istiklal şairimiz mehmet akif ersoy'un bir dörtlükle açıklık getirdiği konu. ruhu şad olsun. amin.
Allah Kur-an'ı ne için indirdiğini yine Kur-an'da açıkca beyan etmektedir.

Kur-an'ı Kerim anlaşılsın ve hayata geçirilsin diye indirilmiştir.

Durum böyleyken, Kur-an, cenazelerde ve mezarlıklarda okunan, 41 yasinlerde elden düşmeyen, hatim indirilen ancak nereye indiği bilinmeyen bir tekerlemeler bütünü haline getirilmiştir.

kur-an'ı orjinal haliyle okumak sünnet, ilim yapmak farzdır!

öyleyse kur'an okumak, kur'an anlamaya tercih edilemez!