bugün

sınıflı toplumlarda görülen, bir baskın sınıfın diğer sınıflara kendi kültürlerini uzlaşma yolu ile dayattığı üstünlük biçimi. genel olarak bu haliyle kullanımı gramsci'nin yazılarında görülebilir, o nedenle kültürel hegemonya kuramını oluşturanın gramsci olduğunu söylebiliriz.( elbette gramsci'de marks'ın, lenin'in etkileri yüksek düzeydedir)

egemen üretim biçimi olan kapitalizm, emperyalizm aşamasına girdiği andan itibaren çelişkilerinin bu sistemi yıkacağını savunmaya başlamıştı sosyalistler. nitekim ekim devrimi bunu gerçekleştirmiş gibi gözüküyordu. ekim devriminin batıya yayılamayıp bir dünya devrimine dönüşememesi kapitalist ilişkilerin daha üst düzeyde olduğu batılı kuramcılara sorgulamaya itmişti. bu sorunun cevabı daha önce çok fazla önemsenmeyen üstyapı kavramı olan kültürde. kültür her zaman dikkat çekici bir konuydu fakat üzerinde fazla durulmaması dikkat kaçmasına neden oluyordu. işte gramsci marksizme yeni bir açılım sundu: kültürel hegemonya.

var olan kapitalist emperyalist sistemin kapital sahipleri üretim araçlarına sahip olduğu gibi kendi kültürel yapılarını toplumun/ulusların genel istekleri haline getirebiliyordu. meta fetişizmi gibi dikkat çeken konular bu sistemin tüketim fazlası çılgınlığa yol açtığı bir diğer görüş olmakla beraber, sistemin efendilerinin "sürekli üretim için tüketim" felsefeleri toplumun tümüne uzlaşma mantığı ile yayar. buna kısaca kültürel hegemonya denilebilir.

o halde kültürel hegemonya toplumun tamamına nüfuz etmesi ile beklenen bir devrim yok edilebilir miydi? kuşkusuz, evet. sosyal reformlar, hayat koşullarının iyileştirilmesi, tüketimin pompalanması kültürel hegemonyayı desteklediği gibi ekonomik altyapıyı da geliştirir. yani bununla başa çıkmanın tek çözümü gene kendisinde yatar. baskın sınıfın yerine geçecek olan sınıf toplumun tamamına kendi kültürel, siyasal, sosyal, ahlakını yerleştirerek bu hegemonyayı, üstünlük, kırabilir. mevzileri tek tek ele geçiren mevzi ve siper savaşına benzeyen bu sistem gramsci ve türevlerinde önemli noktalara değinir.

üstyapının öneminin artması ve ona yapılan atıfların artması kuşkusuz yaratıcı marksizme yeni mevziler, açılımlar kazandırmıştır. fakat altyapıdan koparak giderek işin üstyapı kısmını önplana çıkarmak kitleleri yanlış tarafa çevirmekle eşdeğerdir ve yanlıştır. fakat tüm buna karşılık kültürel hegemonya reddilemez bir teoridir.
devamı için bir başka konunun devamına geçilebilir.

(bkz: kültürel emperyalizm)