bugün

kaan çaydamlının altıkırkbeş yayınevinden şubat 2011 de çıkmış kitabıdır. kaybedenler kulübü isimli filmdeki çoğu diyalog bu kitaptan alıntıdır. ince bir kitap olmasına rağmen içinde hayattan çok şey barındırır.

--spoiler--
Üzerine konuşulamayan üzerine, içmek lazım.

iyi olan tek şey denizin üstüne yayılmakta olan kötü Rum şarkılarıydı. Bir de Levrek. Saçlarıyla oynamaktan ve üşümekten hiç vazgeçmeyecekmiş gibiydi. iyi bir günbatımından beklenebilecek her şey vardı gökyüzünde, tüm sıcak renkler, hafif bir esinti ve şarap kokusu. Hiç gülümsemedi, hiç gülümsemeyecekmiş gibiydi. Eski bir hikaye anlatmaya başladığı sırada, ayağının hemen altında küçük bir halka oluştu, sustu.

Sanki bazen iri bir horoz balığı kadar hırçınlaşabilir her şey; bazen Tartaros çukuru kadar derinleşebilir, demek istedi. O sırada gök yüzünden bir örs düşse ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi yeryüzüne ve tunçtan bir örs düşse yeryüzünden ancak dokuz gün dokuz gece sonra varabilirdi gözbebeklerine.

Gerçekten öyleydi, inanın.

Uzun, ışıksız ve soğuk bir yoldu, elini adamın göğsünde ısıttı. Sonra sevişelim dedi, doğurmak istiyorum kendimi!

Hiçbir Kadın doğuramaz(mı)

beni yeniden!(?)
--spoiler--