bugün

kendi aklımı okuyarak(ingilizce) vardığım sonuç, kesin çözüm. ben de tam kemal unakıtan hocama bu konu hakkında brifing verme telaşesi içindeyken bu konunun gündeme gelmesi ilaç gibi geldi. kemal abi onca işin gücün satışın arasında deli gibi sözlük okuyor. bakan lan ayağınızı denk alın!

cami dediğin yerler kamusal alan değil mi birader? mü'minler cevap verin... evet kamusal alan. ben cuma günleri muhtelif camilerde değişik kesimlerden imamların hutbelerini dinliyor, kendimce küçük notlar alıyorum. hemen hepsi camilerimizin elektrik, su, o, bu faturasını yatıramayışından, imkanların kısıtlılığından şikayetçi. hutbeyi bağış dilekleri ile tamamlıyor adamcağızlar. kestirmeden söyleyeyim. camilerimiz zarar ediyor...

diğer zarar eden kamu kurum ve kuruluşlarını hatta kar edenlerini bile sattığımıza göre camilerin de tez elden satışa çıkarılması gerekiyor. ben ilk olarak tarihi değeri olan camilerden başlanması taraftarıyım. süleymaniye, selimiye artık allah ne verdiyse iyi bir fiyata satarız yavaştan. özel sektörün elinde sihirli değnek olduğundan bir anda deli gibi kar eden ticarethanelere çevirirler buraları.

daşşak geçmiyorum bu çok ciddi bir öneri. aynı zamanda bir alevi açılımı. camiler özelleşince ne olacak? camiyi satın alan özel ya da tüzel kişiler camisinde kendi imamını, müezzinini, ibrikçisini, gasilcisini çalıştıracak. yani diyanet işleri başkanlığı sakıt olacak. daha doğrusu böyle bir kuruma ihtiyaç kalmayacak. ancak denetleme görevini sürdürmesi yönünde teklifler olursa değerlendirmeye alınabilir. diyanet küçülecek ve nokta şeklini alacak. yıllar yılı diyanetin lağvedilmesi talebinde bulunan alevilerin özlemi giderilmiş olacak. ne şiş ne de kebab yanacak...

bitmedi. bence kutsal emanetler de özelleştirme kapsamına alınıp pazarlanmaları için start verilmeli. hepimiz biliyoruz ki cari açık denen bir illetle yaşıyoruz. bu açığın finanse edilmesi gerekliliği göğsümüze çökmüş durumda. ben topkapı sarayına gelen ziyaretçilerden alınan paralarının yek'ununu hesap ettim. bayağı iyi bir meblağ tutuyor. ancak sıcak para lazım. kutsal emanetler artı ayasofya bir paket halinde sunulabilir. ihalelere uluslarası sermayeli büyük şirketlerin, tröstlerin girmesinde de en ufak bir beis görmüyorum. adamlar camileri sırtlayıp memleketlerine götürmeyecekler ya...

ayrıca ayasofya'nın yunan veya güney kıbrıslı rum kardeşlerimize servis edilmesi ege'nin iki yakasında kalıcı barışın sağlanması ve kıbrıs sorunun çözümünde somut adımların atılması gibi gündem maddelerinde lehte bir ivme kazanılmasına vesile olacaktır. saydığım bütün bu yararlar ve bazı zorunluluklar da açıkça gösteriyor ki camiler haraç-mezat, üç beş demeden satılmalıdır.

şimdi ulusalcılar camilerimizi satamazsınız diye vaveyla koparacaklar biliyorum. biz islamcılar olarak, anadolu kaplanları olarak, global dünyaya eklemlenmeyi amaç edinmiş, kapitalist üretim biçimlerine teveccüh etmiş bilinçli yurttaşlar olarak bu ergenekoncu bozması zırtapozlara asla taviz vermeyeceğiz. camileri parasını verene çatır çatır satacağız inşallah...
namaz kılmaya gelen cemaatten para alınmasıyla sonuçlanır. küçük 300 kuruş, büyük 500 kuruş.
49 yıllığına işletme hakları da devredilebilir bu camilerin, küçük işletmeciliği özendirmek adına imamlara devredilmesi ise en uygunu görünüyor.
(bkz: vip cami)
camilerin üçüncü şahıslara satışı konusunu içeren teklifimsi.

Fena fikir değil esasında.

Rekabet kaliteyi getirir sözünden hareketle, rekabet kaliteli ibadeti getirir de diyebilir miyiz?

Bir ara sözlükte geyiği yapılan sponsor hadisesi vardı. Camilerde muhtelif promosyonlar falan.

Tabi işletme sahipleri müşteri çekmek, tabanını güçlendirmek ve sermayesini artırmak amacıyla kişiye özel din seçenekleri sunmaya başladıklarında bu işin önüne kim geçebilir onu da allah bilir.

Haydin geyiğe...
imam transfer edelim. lan öyle demeyin bin yılın başı bi camiye gidiyoruz, bekle allah bekle.

(bkz: jet imam istiyoruz)
işçileri kovmaktan , emekçilerin vergi ve zamlarla sırtına basmaktan ziyadesiyle daha mantıklı olan bir kurtuluş reçetesidir. Ülkede bu kadar özelleştirilen kurum varken kimsenin ruhu bile duymaz. Ama yine biliyoruz ki bu ülkede özelleştirmelere sesini çıkarmayan milliyetçi-mukaddesatçı dindar bir çoğunluğun oyları ancak bu kurumlara bütçeden devasa paylar akıtılarak ve diyanet kurumu yoluyla toplum bilinci gericileştirilerek alınmakta ve iktidarlar siyasi arenada rahatça at koşturmaktadırlar. Hiçbir burjuvazi partisinin götünün yemeyeceği hadisedir.
istanbul daki trafik sorununu halletmek icin bazi camiler yikilip yerine otopark yapilabilir**.
(bkz: krizi aşmak için kiliselere tip box koyalım).
ayak bastı parası ve locada namaz kılmak isteyenlerede kombine kart satışı yapılmalıdır. fikrini aklıma getiren başlıktır.