bugün

esasında g.tten uydurulan bir olgudur. yarasaları, karıncaları, çekirgeleri, yılanları ve hatta asansörleri bile kendisine malzeme yapan salak senarist ve yapımcıların kurbanlarından biridir lunaparklar.

muhtemelen küçükken parası yetmediği için veyahut başka sebepten çarpışan otoya binemeyen, atlı karıncada dönemeyen, korku tünelinde tırsamayan bu yapımcılar intikamlarını, salak küçük kızları atlı karıncalarda öldürüp, aptal küçük erkekleri korku tünellerinde parçalayarak alıyorlar.

yukarıdaki özelliklere sahip herhangi bir senaristin filminde (korku filmi olması da şart değil aslında) lunaparkta ölen küçük bir çocuk bulunur mutlaka. insanların gözündeki sevimli oyuncakları bu yolla birer korku materyaline çevirmeye çalışan art niyetli senaristler, bu ipnece stratejiyi denemekten vazgeçmemişlerdir yıllardır.

lunaparklar masumdur. bunlara biz inanmayalım, çocuklarımızı da inandırmayalım.
(bkz: olgu mertebesine ermiş lunapark)
(bkz: final destination 3)
Korku filmlerindeki çocukla korkutma olgusu nerden gelmişse lunapark olgusu da oradan gelmiştir. işe yarar mı bilinmez fakat hep kullanılır. Bu olgu çocukluğunu yaşayamayanlara gelsin...
(bkz: silent hill revelation 3d)
Genelde insanların en iyi bildiği korku (adrenalin) lunaparkta olduğundan dolayı korku filmlerinin içine işlemiştir...