hayatın yaptığı darbelerden belki de en büyüğünü yemiş seksenler çocuğudur o. ama cool devir 2010, bu devirde hala darbe mi olur? demeyin sakın şu asla yüzeysel olamayan göynüme. bal gibi olur azizim, insanların çocuklarına olmayan her kıyafeti fakir komşularına vermesi o çocukların onurlarına yapılmış duygusal bir darbedir, asası gelir kendini insanın.

geçen gün nişantaşı sokaklarını gingerımla turlarken kıraathanede oturmuş recep ivedik izleyip gülen ayılara çiğ et atmak için kasaba doğru yol aldım. kasaptan aldığım 150 kilo eti kiraladığım sokak çocuklarına kıraathaneye atmalarını söylüyor, çocukların 'abey etme eyleme, ver evde biz yiyek günahtır' demelerine kulak tıkıyordum. babanız yok mu ayol? söyleyin alsın yarım kilo kıyma, zaten tek yiyebildiğiniz bol ekmek içli köfte değil mi? neyse azizim, çocuklara zorla da olsa etleri recep ivedik severlere attırdıktan sonra tekrar gingerıma atlayıp yola koyuldum, o sırada evlerin balkonlarından iri memeli bir kadın -ayseeeel! kız ayseeel! diye anırıyordu, bodrum kattan kafasını çıkarıp yukarı bakan fakir ama kafası küçük aysel ise -efendiiim, kııız efendiiim! diyerek karşılık veriyordu. bu git geller neticesinde aysel'i yukarı çağıran iri memeli kadın 2 tane koli verip yollamış fakiri aşağıya, tam aysel bodrum kata tekrar inecekken apartman önünden olan biteni tüm çıplaklığı ve seksiliği ile izleyen ben cool adam, olaya pandik atmakta gecikmemiştim;

+ şşt ayseeel, kız fakir ayseeel!
- hiih! yeryüzünün en zengin kovboyu! cool adam bu! tanrım sen nasıl bir tanrısın ki bana cool adam'ı görmeyi nasip ettin.
+ yahu dur aysel, telaş yapma, para vermeye ya da sevişmeye gelmedim.
- yaa :/
+ o koca memeli kadın sana ne verdi?
- oğlunun küçülmüşlerini.
+ ne yapacaksın onları?
- oğluma giydireceğim.
+ ne?!

şok olmuştum azizim, inanamıyordum, bir insan öz yavrusuna, minicik kuşuna komşunun aygır oğlundan kalan eskileri nasıl giydirir? hemen ahlak polisini arayıp bu ahlaksızlığı anlattım ama ahlak polisinin sevişme yoksa problem yok tutumu beni ahlaksızlığa sevketti ve aysel'in kafasına cebime atıştırmalık olarak koyduğum küçük elmaslardan birini fırlattım, kanlar içinde yerde kalan aysel tanrım bu nasıl bir zenginliktir? diyor, evlerinden çıkan aysel'in fakir çocuğu ise anne! annecim! diyerek annesine sarılıyordu, bu dramatik ortam karşısında iphone 4'ümden çaldığım schindler's list müziği ise kendimi atv haber'de hissetmemi sağlamıştı. dramatik anların son bulmasından sonra aysel'in kafasını pansuman için türk doktorlarına, küçük fakiri ise bedenine uygun kıyafetler bulmaları için türk tezgahtarlarına emanet ettim! hiçbir anne böyle şeyler yapmamalı, ne demek fakiriz ondan üstteki komşudan giyiniyoruz? ya üstteki komşu olmasaydı? çıplak mı gezecekti lan bu çocuk?!
abisi ya da ablası olmayan çocuktur.

o yüzden komşunun küçülmüşlerine muhtaç kalmıştır.

ayıp değildir günah değildir, giysin de parlak geleceğinde, geçmişiyle gurur duysun'dur.