bugün

bir polis arkadaşımın hayata dair yaptığı tespit.

eylemlerde sürekli megafon kullanarak dağılmalarını sölyedikleri komunist gençlere, laf anlatamamaktan dolayı dayak eylemine geçtiklerini belirtiyor.
gayette etkili çözüm olduğunu söyleyen polis sözlerine şöyle devam etti :

"bu gençler laftan anlamıyorlar azizim. önce insan olduğunu varsayarak insan gibi konuşuyoruz. seçtiğiniz yol yol değil, bırakın bunları. kaldırım taşı sökerek, dükkanları taşlayarak bir yere varamazsınız. akabinde bize taş atmaya başlıyorlar.
o zaman anlıyoruz ki bunlar konuştuğumuz dilden anlamıyorlar.
bizde kesin çözüm olarak sopalarla ağızlarına ağızlarına, kafalarına kafalarına vurarak anlatmaya çalışıyoruz. anlatıyoruzda..
sadece dayak yemek için eylemlere gelen ziyan gençler tanıyorum. simalar hep aynı. bu ülkemizin kanayan bir yarası haline gelmiştir. bir çözüm üretilmesi gerekli. dayağa karşı bağışıklık kazandıklarında ne yapacağımızı bilmiyorum.
fakat bizde dayak atmaktan hoşlanmıyor değiliz hani..." diye sözlerini tamamladı.

güzel ülkemin yılmaz bekçileri polis arkadaşlarımız, bu özverili hayat dersleri ile her türk gencinin gözlerini yaşartmıştır.
böyle saçma sapna varsayımlardan yola çıkıcak olursak o zaman faşistlerin de ibnelikten,yobazların sapıklıktan hoşladığını söyleye biliriz.
lakin bu tespit daha mantıklı ve makuldur.
dincilerin ne denli sapık olduğunu bilmeyenemiz yoktur.
sürekli dinden bahsedip ne gibi hayvanlıklar yaptıklarını biliyoruz.
burda dinci derken kesinlikle dindar insanları bundan ayırıyorum,yanlış bir anlaşılma olmasın.
örnek olarak 30 yaşında ki bir adamın 15 yaşında ki bir kızı istemesi sapıklık değilmidir.
hele ki bu adam bu ülkenin en önemli yerlerindeyse!
(bkz: anladın sen onu)
(bkz: bir sosyal facia olarak beratulanberat)
ayrıca bu sevgili polis abilerimizin de yediği haltları biliyoruz zorla konuşturmayın adamı.
nasıl bir zekanın ürünüdür bu genelleme, nasıl bir duygu fırtınası içinde ortaya çıkmıştır, hangi aciz zihniyetin dışa vurumudur hayır, cık bunu irdelemeyeceğim. hakaret yasak dediler.

şöyle bir bakalım verilere. "komunistlerin dayaktan hoslanması". e canım kardesim bütün komunistleri mazoşist ilan ettin ya sen. tespit var dediler geldik, tespitin çıkışına bakalım bir de: polis yurdunu seven genclere yapmayın diyor, onlarda ha tamam abi, yapmayız diyecek. taylan durun dediklerinde durmuşmuydu, hayır. deniz, yusuf, hüseyin dursaydı bu ruh hala devam edermiydi? e yine hayır.

komunistlerin "dur" deyince durmamalarının sebebi dayaktan hoşlanmaları değil inandıkları şeyden polisin jopuyla vazgeçmemeleridir. ki bu da onları mazoşist yapmaz, inançlı ve kararlı hale getirir. adamları isterseniz öldürün, hala "yaşasın haklı mücadelemiz" diye bağıracaklardır görün. nerden biliyorum ?? denizler de yaptıklarının yanlış olduğunu kabul etselerdi özür dileselerdi idam edilmeyeceklerdi. onlar mücadele uğruna ölmeyi bile göze aldılarsa komunist insanlarımız da polisin dayağına direnecektir yine bu mücadele uğruna.
faşistlerin dayaktan hoşlanmasının sonucudur. faşistler, döverken aldıkları zevki, dövdükleri insanların da aldığını düşünecek kadar zeki insanlar olduklarından böyle bir yanılgı vardır.
sadece komünistlerin değil, bir ideoloji uğruna savaşan herkes dayak yemekten hoşlanır dememi beklediniz ama hayır..* yediği dayaktan hoşlanmaz, olsa olsa onun ideolojisine olan bağlarını daha kuvvetlendirir velhasıl hırslandırır.
ortaya kabakuvvetten başka bir şey koyamayan ve koyamayacak olan insanların varsayımıdır.
etrafta bir hoşlanma varsa o da dayak atmaktan hoşlanmaktır ki zorunluluktan yenilen dayakların yanında daha büyük bir ruh hastalığı mı kokuyor burası ne kokuyor sözlük!
komünistler bu halk için dayak' da yer, gün gelir idam sehbalarına'da çıkar, gün gelir sürgünlerde can verir ama vazgeçmezler halk sevgisinden. dayak nedir' ki filistin askılarında ser verenler korkarmı dayaktan. bir çorba parasına kafasını kuma gömüp onbeş yaşında kızların satılmasına göz yumanlardanmı, elmadağ parkın'da ekip otosuna travesti alıp fuhuş yapan kolluk kuvvetlerindenmi korkacak devrimciler, her mevzuda vatan, millet, sakarya'dan bahsedip bu ülke için bu vatan için ancak boş konuşacak faşistlerdenmi korkacak devrimciler. son nefesinde '' yaşasın halkların kardeşliği'' diye haykıranlara dayak ne yaparki. bunu anlamak için devrimci olmak gerek, insanın hayata bir itirazının olması gerekir, uçurumdan düşen koyunun arkasından gidenler bunu anlayamaz.
bu tespiti yapanın dayak atmaktan hoşlanması ve anlatabileceği tek dilin bu olması.
1 mayıs itibari ile taksimin ara sokaklarında, etrafı yakıp yıkmaya çalışan, kendisini komunist olarak nitelendiren gençleri gördükten sonra epey haklı bulunan önerme.
Faşistler gibi onun bunun altına saklanacağıma komunist olup dayak yemeyi tercih ederim türünden bir cevabın uygun olacağı, gereksiz bir başlık.
doğru tespittir.
komünistler, sosyalistler, devrimciler ve hatta anarşistler nerde eli kanlı bir halk düşmanı faşist görse dayanamaz ve o faşisti dövmeye başlar. ve bundan da hoşlandıklarına eminim...
" "faşist" gözü dönmüş biri, bir grup sikindirik yavşaktan dayak yiyor, siz seçin bakalım hangisinin eli kanlı" dedirten tespit. Ek olarak da yarı doğru olan tespittir, bi kısmı dayaktan, dayaktan da anlamayanları da nelerden hoşlandığını bilirsiniz zaten.

(bkz: cop yedikçe tahrik olan solcu hatun)
sovyetler birliği, küba ve kuzey kore'ye oryantasyon amacıyla yapılmaktadır bu hoşlanma. evet, sovyetler yıkıldı diyeceksin ama, onlar bunu bilmiyor malesef.
bir kaç yüzyıl öteden gelen aydınlık felsefenin öğretisi. biz sefillerin arasına karışıp gomnistler dayak yemeye aşık adeta diyerek öğretilerini yayarlar. ayrıca tüm BDT üyeleri sovyetler yıkılmadı huleyn diyor, ben duyuyorum.
komünist çevrelerde göz morarması hava atma aracı olarak görülüyorsa olabilir.
insanlar değişik şeylerden hoşlanabilir. bu doğaldır, ama dayaktan hoşlananlarda vardır. işte bu anormaldir.
hayvanlar aleminden örnek vereyim; mesela bir eşeği döversin, bi daha yapar, ikinciye döversin,
yaptığı hatayı en fazla 3 kere tekrar eder. sonra bilir ki, o yaptığını tekrarlarsa dayak yiyeceğini hatırlar
ve hatasını artık tekrarlamaz.

komünistle ise, normal hayatlarında mulayim mi mülayim, sevecen mi sevecen, etrafındakileri sağcı-solcu
diye ayırmadan bir milletin evlatları olarak seven vatansever ülkücüleri, bölücülük yaparak,
adeta onları kışkırtmaya çalışırlar. eşekler bile yedikleri dayaktan illallah derken,
bu dinsiz komünistlerin illede dayak,inandına dayak diye tempo tutturması inanılır gibi değil.
hayır madem dayak yemekten haz duyuyorsun, bunun için ülkücüleri neden bir araç olarak kullanıyorsun kardeşim.
bu işi sırf zevk olsun diye parayla yapanlar var. hem dayak ye, hemde para kazan. eşeklik yapma!
artık bu işi ülkücülere bulaştırma, sonra biz kötü adam oluyoruz. *
kemal sunal'ın bir filmideki mazlum karakterini hatıtlatmıştır. *