bugün

her geçen gün, müzik piyasasında kendini daha da hissettirmeye başlayan rape ve rapciye dair bir kaç tespit sırası geldi diye düşünüyorum.**

şu hayatta kolpa delikanlı kadar sevdiğim başka bir şey yoktur. her camianın kolpaları olduğu gibi, rapçiler arasında da kolpalığın hakkını veren bünyeler var elbette.

ayı fuat, mesela. adam, 'şöyle protest müzik yapıyorum, şundan nefret ediyorum, buna hiç gelemem' tarzı cümleler kurmuştu. sonra bi baktım, banka reklamında sahne alıyor ve topitop reklamında da arka koltuğa kurulmuş. oynayabilir tabi istediği reklamda ama fuat abinin yanıtı şu paraleldeydi eleştirilere: 'ne var ya? biz müzik yapıyoruz sonuçta ama herkes gibi bizim de maddi kaygılarımız var! o zaman gidip bizim orjinal albümlerimizi alsalardı, biz de oynamasaydık!'. sonra bunun canlı yayın arasında başka rapçilere bıçak çekmişliği de vardı.*
cezanın da reklam maceraları oldu tabi. fuata göre biraz daha duruş sahibi o ayrı, ama burcu güneşle düet de nerden çıktı güzel kardeşim?

somut örneklerden sonra hemen her rap klibinde gördüğüm bir kolpalıktan bahsederek anlatılanları noktalamak isterim. esas eleman, sözcüklerle oynar, müziğini yapar, hızlandıkça hızlanır... nakarat gelir ve başlığın kahramanı hafiften kendini hissettirir. kimi zaman 'yoov yoov!' diyerek eşlik eder, kimi zaman da nakaratı geriden tekrarlar. asıl kolpalık bu değil ama; hani kamera bir anda bizim kolpaya zoomlar.. yancı rapçı, kollarını birleştirip kafasını sallar ya onaylamak maksatlı.. bu işte kolpalığın hakkını vermektir.*
önüne gelene dostum diye hitap etmek.
tarz yapmak ve cool rapci imajı yaratmak adına bol pantolonlar t-shirler vs giyip orasına burasına zinciler sokuşturmak.