bugün

dün, iktidar partisinin bir milletvekiline bir açılış nedeniyle tertip edilen tören esnasında halka seslenirken kulak verdim;
''halkçı geçinenler milletvekili adaylarına halkçılığa uymayan talimatlar veriyor.
gittiğiniz evlerde ayağınıza galoş takmayın, ayakkabılarınızı çıkarın. hani onlar evlerinde pis ayaklarıyla gezerler ya.
halkın elini sıktığınızda, onların yanında elinizi kolonyalı mendille silmeyin. aracınıza bindiğinizde silin.
bu nasıl halkçılık.
benim başkanımın bağdaş kurup yediği sofralarda ki çorbalardan midesi bulananlar halkçılıktan dem vurup, sizi yönetmeye talip oluyorlar.'' diyordu.
ve ekliyordu;
''bize diyorlar ki etiler de, şişli de ki hizmeti istanbulun kenar mahallerine de taşıyın, yolumuz düşüyor, rezil oluyoruz.
beter olun. biz sizin için değil halkımız için köprüler, yollar, alt geçitler yapıyoruz.''
köprülü kavşak temel atma töreninde yapılan bu konuşma esnasında şöyle bir dönüp etrafıma baktım.
lüks siteler, alışveriş merkezleri, iş merkezleri, sermayenin her bir tarafına oluk oluk aktığı bir yerdeydik.
8 yıldır iktidarda olacaksın. son üç yıldır sermayenin akmaya başladığı yere avmlerin, plazaların, iş merkezlerinin, lüks sitelerin baskısıyla köprülü kavşak yapacaksın, bunu da halka sizin için yapıyoruz diye yutturacaksın.
işte kirli siyasetin seçim kampanyası bu kadar kirli yalanlarla, halkı aldatmalarla yürüyor.
halk o kadar da aldanmıyor diyeniniz varsa, keşke yanıbaşımda olsaydı da bu sözler üzerine yıkılan alkışları duyabilseydi.
halk ne yazık ki bu yalanlara doymamış.
halk hala inanmak istiyor ve yine, yeniden aldanıyor.