bugün

Geçen gün bana bir e-mail geldi, Güney Afrika'nın Melville diye bir kasabasından (atlası açtım baktım, böyle bir yer gerçekten var, doğu kıyısında)...

Mektupta, uluslararası bir "loto" çekilişinde, elektronik posta adresimin tam 2 milyon 200 bin dolar ödül kazandığı bildiriliyor, bir sürü "ciddi kokan" referans numarası falan sıralanıyordu, WAN-23456777-818-09 falan gibi... Toplam 15 milyon dolarlık ödülü bütün dünyada yedi kişiye paylaştırmışlardı, bunlardan biri de ben oluyordum...

Ödülümü almak için on beş gün içinde Mr. Benson Bogani adında, adı "zenci" kokan bir herife başvurmam gerekiyordu, ödemeler müdürüymüş. işyeri adresi, telefon numarası, elektronik posta adresi falan, her şeyi tamamdı. Mektubun altında da, "promosyon müdiresi" sıfatıyla, gene "Güney Afrikalı beyaz" kokan, Hollanda kökenli bir "Afrikaans" sanırım, "Boer" tipli bir hanımın imzası vardı; Mrs. Suzan de Klerk.

Ancak, "güvenlik nedenleriyle", paramı alana kadar bu olaydan kimseye söz etmemem de isteniyordu!

Birinci kar suyu kulağıma oradan kaçtı.

ikincisi de, "bunlar ne alıp ne satıyorlar ve kaç para kazanıyorlar da tanımadıkları kişilere on beş milyon dolar ödül dağıtıyorlar" diye düşünüp, Google'a girdim, şirket adı olarak verdikleri Reliable Lotto Org'u sordum.

Tahmin ettiğim gibi, "spam" tabir edilen "istenmeyen mektuplar" gönderenlerin kara listesinde çıktı.

Sonra bu iki kişiyi adlarıyla soyadlarıyla sordum. Gene tahmin ettiğim gibi, Bay Benson ve Bayan De Klerk, uluslararası dolandırıcılar listesindeydiler! Aslında bunlar sahte isimlerdi tabii, böyle birileri gerçekte yoktu.

Meğerse bu zokayı yutan kerizlerden bilmem kaç bin dolar "işlem ücreti" istiyorlarmış, "kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" diye düşünüp kredi kartının numarasını gönderirsen yandın.

Parayı yatırabilmek için isteyecekleri banka hesap numaranı bildirirsen, gene yandın.

Daha az keriz olanlara da "tamam, şu anda bu kadar paranız olmayabilir, anlayışla karşılıyoruz, fakat size bir çek gönderelim, onu kırdırıp ödeyin, sonra hesaptan düşeriz" diyorlarmış. Çek elbette karşılıksız, fakat sen bu arada "adamlar ciddiymiş canım, ben parayı göndereyim de sonra çeklerini nasıl olsa tahsil ederim" dersen gene yanacaksın.

Ben öyle yapmadım, tuttum kendilerine, adım aberystwyth olduğu için, içinde bol bol "fuck you", "go fuck yourselves", "don't fuck with me douchebag" gibi deyimler geçen bir karşı e-mail gönderdim. Elbette ondan sonra ne bir ses, ne bir nefes...

Buraya kadarı, elbette siz değerli (!) sözlük yazarları için sıradan bir internet öyküsü.

Fakat çok çok tehlikeli. Neden mi? Çünkü, onca uyanık geçinen bendeniz, birkaç dakikalığına da olsa, hayal kurmaktan kendimi alamadım!

iki milyon iki yüz bin doların bir milyonuyla geniş ve "müstakil" bir ev aldım, bir milyonunu bankaya koydum, iki yüz biniyle hongkong'a kaç kere gider gelirim, ayaküstü onu hesapladım... Hatta, işyerime gidip patronumun kafasından aşağı bir şişe sızma zeytin yağı döktüm ve "beni aramayın, rapor falan da hazırlamıyorum, uzak doğuda olacağım" dedim!

Aman kendinize mukayyet olun ve sakın böyle tuzaklara düşmeyin.

Fakat şimdi "benim emekçi halkımın bilgisayarı mı var ki elektronik dolandırıcı mektubu alacak" ya da "benim emekçi halkımın kredi kartı mı var ki dolandırıcıya kaptıracak" diyorsanız, size bir tavsiyem var;

Atatürk akıllı telefon kullanmazdı. telefonlarınızı hemen çöpe atınız.
putinden bana mail geldi.
biz kim köpeğizde bize o kadar parayı bedava verecekler?
Eşya taşıtmak da keriz yerine konmak demektir.
Konmadık, kendimiz öyle davrandık.
Hayatımız boyunca birkaç kez illa ki yaşadığımız olaydır.
Bunlar hep tecrübe.
sadece tekrarlamamayı öğreterek fayda sağlayan hata.