bugün

bir çuval varmış vakti zamanında. bu çuvalın uzaktan bakılınca diğer çuvallardan bir farkı yokmuş. ama bir prenses bu çuvalı çok beğenmiş. onu almış değerinden fazla zaman ve emek harcamış. sonra bu çuval kendini hint kumaşı zannetmeye başlamış. havalara girmeler, prensesi beğenmemeler.

prenseste çuvalı seviyor ya katlanmış bunun o ukala tavırlarına. kendini bilmez hallerine. sabretmiş. ama sonunda prenses prensesliğinden umulmayacak bir kabalıkla çuvala "ya bir siktir git, hayat demek sen demek değil. hayır suç bende ben kaldırdım senin götünü demiş"

ve çuvalı yine aldığı yere bırakmış. çuval o günden sonra burnu havada gezmiş bir müddet ama 3-5 ay sonra prensesi görmüş hint kumaşıyla işte o zaman dank etmiş kafasına.

Ama iş işten geçmişmiş.
(bkz: bir bayanın aşk acısı)
folloştur, kendini sikko bir mertebeye yerlestirmis, kukusunun som altından olduğuna inanmış, dünyanin kendi etrafğnda döndüğünü düşünmüş bok yemiştir, ama o yaldızlı hayatı gerçekte kocaman bir boşluktur. Boşluklarina el bombası atayım senin. Çuvaldızların götüne kaçması dileğiyle.

bol şans.