bugün

ergenlikte bolca rastlanır.
aynaya cok uzun süre bakınca, kendı ısmını bır cok kez tekrar edınce olur bazen. aa ben kımım? ben bu muymusum? ne tuhaf sorularıyla devam eder saskınlık. uzun suruldurulmemelıdır kecıler kacabılır alimallah.
(bkz: zebercet)
ismet özel'in şu dizelerinde buram buram hissedilen vesaireleşmektir.

''kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir? ''
internet kullanımının artmasıyla birlikte, daha fazla ilerlediğine inandığım bir tür modern hastalıktır.
hayatımın belki de en zor zamanlarını geçiriyorum. ne bakım, ne ilgi alaka hiçbir şey. tamamen saldım kendimi. geçen gün mağazada birilerinin peşinden sürüklenirken aynanın önünden geçiyordum. geçtim gittim. "ulan ben niye görmedim kendimi" diye düşünürken geri döndüm ve baktım. aslında görmüşüm ama tanımamışım yemin ederim. küçük çaplı bir şok geçirdim, sağa sola baktım. "oha" dedim. bu kim? çok kötü bir şeymiş anasını satayım.
kendinden bile uzaklaşmışsındır zamanla. bir süre tanıyamaz olursun bu ben miyim diye sorarsın.
şanslıysan silkelenip gelirsen kendine yok değilsen kaybolur gidersin.
uzun bir süre aynaya bakacak zaman bile bulamıyorsan farkında olmadan içine düştüğün durumdur.

biri gelip sana hadi gel içelim diyene kadar da geçmez.
insanın kendisiyle arasına mesafe koyması.
kendiyle ilgili kendine soru sormaya başlayacak ve takriben obsesyon belasını başına saracak olan kişi eylemi.
hangi ortama girerse n'apıyorum lan ben, bu ben miyim, şimdi nasıl davranmalıyım şeklindeki sorularla kendini meşgul edecektir. arkadaşları onu depresyonik davranışlar içerisinde olduğunu sanacaktır fakat kişinin derdi kendini tanımaktır.

kendinize yabancılaştıysanız kendinizi yeniden tanımaya çalışmayın. sonu gelmiyor çünkü.

kendini ben buyum diye tanımlayan insanlara da kanmayın. kimse kendini gerçekten tanıyamıyor.
bünyenin kendi kendini araması sonucunda "the person who have called can not be reached at the moment please try again later" klasiğini duymasıdır.
aynaya baktığın zaman kafanın içindeki senle fiziksel görünüşünün uyumsuz olması gibi durum olabilir.
hissettiğimdir. artık kendi duygularını, eylemlerini kendi bile bilmemektir. zamanla insanlar yüzünden duygular o kadar körelir ki artık ne hissedip ne hissetmediğini bile kestiremezsin. kendine yabancılaşmaktır bu. hani kendimi bir anlasam eylemlere girişeceğim. kimin peşinde koşmak istiyorum, ne tür bir iş istiyorum, hayattan beklentim ne artık çoğunu bilmiyorum. rüzgarın savurduğu bir gemi gibi oldum. şimdi rüzgar ne yana eserse o yön daha kolay diye o seçimi yapasım geliyor.
çok boktan his. dünyayı 120 pixel olarak görüyorsun o kadarını söyleyebilirim.

(bkz: allah düşmanıma vermesin)