bugün

devlet kadrosunu alıp 8/1 i olarak çalışmaya başladığım ilk günlerde başıma gelen durumdu.

işyerinde yeni olduğum için daha pek kimseyi tanımadığım, kim ne iş yapıyor bilmediğim günlerdi. kim doktor, kim hemşire, kim hizmetli,kim memur henüz farkında değildim. turuncuya yakın kızıl saçlarıyla ilk dikkatimi çekmeye başaranlardan biriydi. pembe önlükleri ile görmüştüm onu ilkin. mütevazi bir hemşireydi sanırım. kurumda ilk günlerim olduğundan henüz kimse de beni tanımıyordu. ikinci ve üçüncü görüşlerinde "kim bu amınakoyim üç oldu görüyorum" bakışlarının üzerime dikeldiği zamanlarda aynı bakışı o da atmıştı. anne mesleği olduğundan mıdır nedir her zaman sempatik gelmiştir hemşireler bana.

çalan telefon ve diş tarafında meydana gelen arızanın boyutunun büyük olması benim de oraya gitmemi gerektirmişti. o da oradaydı, arızanın başında nereden kaynaklandığını anlamaya çalışıyordu. o kızıl saçlı hemşireye müsade etmesini ve benim ölçü aletiyle bakmam gerektiğini söylemem ile birlikte bana ecel terleri döktüren o cümle çıktı dudaklarından: "diş hekimiyim ben diğer hemşire ile karıştırdınız sanırım".

rezil olmuştum evet, odadaki gülüşmeler de cabası. onu gördüğüm andan itibaren içimde uçuşan kelebeklerin nasıl sikilip kenara atıldığını, otuz altı aydır kurmadığım o hayalleri daha yeni kurmaya başlarken nasıl da sikertildiklerini iliklerime kadar hissesetmiştim.

olur muydu ki lan? hani benden hoşlanıp hoşlanmayacağını, kabul edip etmeyeceğini bırakıp bir kenara bıraktım. 5000-6000 tl kazanan bir diş hekimi ile neredeyse yarısı ancak kazanan bir mühendis bir arada olur muydu? bu nasıl bir eziklikti lan, yıllar yıllar önce aldatıldığımı ve terkedildiğimi öğrendiğimde bile bu kadar ezildiğimi hissetmemiştim.
* * * * * *
dediğim gibi çok uzun zaman olmuştu, az değil tam otuz altı ay olmuştu sıcak bir el tutmayalı, sinemaya girdiğimde her erkeğin aklına gelen piçlikler ilk defa aklımın ucuna dahi gelmemişti. hepsinin amına koyayım da huzurluydum. öyle bir huzurdu ki filmin büyük bölümünü hiçbirşey düşünmememe rağmen izleyemedim.

tepkiler ne olacak, kim ne diyecek umrumda değil desem yalan olacak ki en yakın dostum erhan ibnesi daha başlamadan attı golü " napacan o kadar parayı amınakoyim yetmiyor mu seninki"

değil amınakoyim ya, anasını sikim öyle değil. ilk defa bir kızın benden hiçbir şey beklemeden hoşlandığını hissediyorum. ilk defa bir kız mesleğimi ve kazancımı duyduğunda "vauvv" demedi ya da o bakışı gözünden geçirmedi. mutluyum ulan. o da mutlu amınakoyim. mutluyuz işte.

ama o acildeki hürkan denen pratisyen doktor piçi ile diş hekimi melih piçi çok tehlikeli olum. ikisi de bekar ikisi de yakışıklı ikisi de sosyal ve eğlenceli insanlar. sikerim bak uzak durun lan kızdan.
zaman geçtikçe hazmetmenin zorlaşacağı durumdur. kıza laf çakmalarla başlayacak her şey ve kızın en sonunda sanane benim paramdan lan ezik diye çemkirmesiyle nihayetlenecektir.

edit: pratisyen doktor piçi ve diş hekimi melih piçi açık ara öne geçecek. *
(bkz: hoşlandığı kızın yarısı maaşı alan erkek)