bugün

insanı hayattan sogutacak sayılı rüya konularından biri.
Yatağa çekirdek falan döküldeyse eğer belki.
enteresandır.

daha demin uyandım güzellik uykumdan ve aklımda kalan şey, kılıçdaroğlu.

çalıştığıyer, istanbul'da mahallenin muhtarları sokağı'nda. ben dışarıda bekliyorum, bir kokoş kadın ve janti bir adam yukarıdan aşağı geliyorlar, aşağıdan da aynı şekilde bir çift geliyor. bu çiftlerin yaşı 50-60 arasında. klasik laik kadın görüntüsü var. Şimdi yalan yok, laik düşünce tarzını benimsemiş bir insanım sosyal hayatımda fakat rüyalarda farklı bir kimliğe bürünebiliyormuşum meğersem...

yukardan gelen çift aşağıdan gelen çiftle karşılaşıyor ve aşağıdan gelen çiftin kadın olanı diğer kadına,

"ece???" diye sesleniyor, kadın görmemezlikten geliyor, dönüyor geri yukarı doğru, geri dönüp bakıyor, durmuyor, bi ara geri dönüyor ve kaçmaya başlıyor. kadının kocası şaşkınlıkla olanları izliyor, diğer kadın diyor ki,

"onun sorunları var, arkadaşları öldürüldü kaçırılıp, sonra da kocası benle birlikte oldu."

kaçan kadının kocası bir anda,

"sus lütfen canan, duyacak." diye feryad figan...

tam bu sırada gürültüyü duyan kılıçdaroğlu aşağı iniyor ve yanıma oturuyor, başlıyoru hararetli bir sohbete, ülke meseleleri, 2011 seçimleri vs derken bana memleketimle ilgili bi anı anlatmak istiyor, "tabi" diyorum seve seve dinlerim.

"sen kımıtlı namık'ı bilir misin?" diye soruyor, "yok bilmem" diyorum. yanda da giresun'lu bir başka abi var, eskilerden, devrimci tayfadan, gülümsüyor,

"anlat anlat" diyor, kılıçdaroğlu'da, "eh anlatayım madem" diyor. "e anlat artık" diyorum. "sakin" diyor.

yolda yürümeye başlıyoruz, bir ara ayakkabısını bağlamak için yere eğiliyor ve bi kadın ona yaklaşıyor,

"selam sayın kılıçtaroğlu. nasılsınız?" kadının annesi veya ablası düzeltiyor,

"kılıçdaroğlu."

" ya ben ne bileyim, aynı şey işte..."

sonra yolda tekrar yürümeye devam ediyoruz, bir fabrika var ve iş çıkış saati, işçiler bir binaya giriyorlar enteresan bir yürüme şekliyle, şöyle resmedebilirim, altınıza sıçtığınızda bok göte değmesin diye nasıl yürüyorsanız, hah işte öyle...

yürüyoruz, işçinin birine soruyorum,

"ne iş yapıyorsunuz siz?" belli çok ağır bir iş...

"anamızı sikiyorlar."

"nerde?"

"na şurda" diyor ve uzakta biyeri gösteriyor,

"ora nere?"

"bilmem ama orda anamızı siktiklerini söylüyorlar."

"e fabrikada?"

"orda da bizi sikiyorlar..."

şaşırıyorum, kılıçdaroğlu bana dönüyor,

"gel gel ben anlatcam sana." diyor.

"eeeh yeter lan, anlatıcaksan anlat lan dibim düştü."

"tamam gel sen."

sonra uyandım amına koyim ya.
3 vakte kadar aklınızı fikrinizi yitireceğinize delalettir.

Başka ne olacaktı.
Gusül abdesti al.
çarpılmışsın demektir. git bi kuran oku namaz kıl da kendine gel.