bugün

kaçamak kelimesinin kendine özgü sinsiliğinden ötürü bu sözcüğü her duyduğunda gerilen, korkan, zaman zaman tuvaleti gelen, dolaplara saklanan veya feryatlar eden insandır. ben de bunlardan biriyim. şu an bu sözcüğü çok kullandığım için masanın altına girdim. bu yazıyı da masanın altından doğru yazıyorum.

ama neden kaçamak? ve neden isyan? öncelikle bunu bir açmak istiyorum. geniş örneklerle...

etrafımı izliyorum şirketteki masadan. çalışan hatunlardan biri "off çok dondurma çekti canım, bir kaçamak yapayım" diyor. böyle dediğine göre bir duvarın arkasına pusu kurup yiyecek dondurmasını. ortadan bir süreliğine kayboluyor ve elindeki magnumla ofise giriyor. kütürdete kütürdete yiyor. magnum reklamlarındaki hatunlar kadar hoş zaten, magnumu her ısırışındaki kütürtülerden kuzey anadolu fay hattı kırılıyor sanıyorum. fakat burada kaçamak falan yok. koca magnumu hatır hutur yedi önümüzde hatun. en son baktığımda da dudaklarına sıvanmış dondurma bıyık gibiydi. neresi kaçamak bunun?

hayretler içerisinde düşünürken bir arkadaşın tatile gidip döndüğünü hatırlıyorum. anında facebook'u açıyorum. o arkadaşı facebook'a koyduğu tatil albümlerinde görüyorum. albümün başlığı ne?

"marmaris kaçamağımız"

lan manyak mısınız? ne kaçamağı? bize haber verip gitmedin mi o tatile sen? kaçarak mı gittin? seni mi kovaladık? ihbar mı ettik? veya tatile gitmek bu kadar kötü birşey mi? neden kaçamak? bu kadar gizleme ulan bunu... şımarma. yürü git lan!

oh be! stresimi attım. kaçamak bittiğine göre. masanın altından çıkabilirim.