bugün

barışı sağlama uğruna masaya oturmaya razı olanların yapabileceğini düşündüğüm eylemin dile getirilmiş hali.

en azından masadaki gibi tek taraflı vermek zorunda kalmayız düşüncesini aklıma getirmedi değil.

damarlarımızda sahip olduğumuz o asil kan akmıyor mu yoksa artık?

arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın derken marşımız, biz mi alçak oluyoruz yoksa?

hayır hayır,herşeye rağmen ahval ve şerait içinde dahi vazifemizi unutmuyoruz, unutturmamak için elimizden geleni yapıyoruz.

emin miyim, yapıyor muyuz?
"birbirimizi asmaya kesmeye, gencecik çocuklarımız yitirmeye devam edelim" deyip ülkesini karanlıklarda görmek isteyenlerden daha aydın olan kişilerin söyleyebileceği sözdür belki. emin olun, çok daha onurlu bir sözdür.
sikişmek barış getirseydi dünyada hiç savaş çıkmazdı zaten
bu düşünülürse ,yatağa girmekle barış arasındaki olmayan ilişki farkedilir..
he bi de sikerek öldürmek var?
(bkz: savaşma sevüş benimle)
(bkz: kazanan baris olacaksa pkk ile bataga girerim)

böyle gider.
(bkz: alternatif gerdek gecesi aktiviteleri)
(bkz: gerdek gecesi gelinin bakire olmadigini ogrenmek)
(bkz: rocco loves pkk)
bu ülkede insanlar aç bırakılıyorsa ve bu aç insanlar sonra bile bile ölüme yollanıyorsa dağlara, ölüme terkediliyorsa, akan kanın durması için, çözüm için ne gerekiyorsa o yapılmalı. durum bu derece vahimken insanları içi boş milliiyetçi söylemlerle ölüme gönderemezsiniz artık, artık evlatlarını kaybeden asker anaları ''hakkımı helal etmiyorum'' diye bas bas bağırıyor, ''oğlumun katilleri sizsiniz'' diyorsa o omzunda yıldızdan geçilmeyen, havası da yıldızların yanında gezinen generallerin karşısına geçip, ucuz milliyetçilikleriniz bu ülkede para etmiyor demektir bu. o asil kan geyiği üzerinden devletin de masum sivillere karşı takındığı tutum hiç farklı değilse o devlet de, o devletin bekçileri de susmalı, oturmalı efendisini, dinlemelidir. ne diyor efendiler? birine asil, diğerine göre değil, artık daha fazla ''kan'' akıtılmasın boşu boşuna diyorlar. kim mi efendi?

(bkz: köylü milletin efendisidir)
inönü ne demiş : "büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmek gibidir." kendisi nereden biliyor acaba? ayı da rusya'nın sembolü, bak şimdi.. neyse, konu o değil.

bu pkk denen nanenin büyük devletlerin yatağından çıkmadığı biliniyor. o zaman, eli ile "iki"* işareti yapıp "barış adına" pkk ile yatağa girenler de büyük devletler değil mi, diğer taraftan bakınca? hani, "biz müttefikiz, ortadoğu'da barış istiyoruz" diyenler...

her barış isteyene de bu benzetmeyi yapmak doğru değil tabii. ama iç ve dış tehdit unsurları, -dahili ve harici bedhahlar- ortadan kalkmadıkça barışın gelmesi de gecikiyor.

amaan, boşverin. gerekirse pkk ile yatağa girelim. orduyu terhis edip amiral calthorpe'un gemisinde barış görüşmeleri yapalım. içi boş milliyetçi söylemlerde bulunanlar için de bir ferman çıkartırız, sivas'a gitmeden işleri biter. nasılsa milletin yarısı halifeci, az bir kısmı da liberal/mandacı/işbirlikçi/komprador..vs.
(bkz: sikiminde bir haysiyeti var!!)