ekim 2007 tarihinde can yayınlarından çıkan oya baydar romanıdır.
roman karakterlerinden birinin kurduğu cümle: barışı göze almak lazım. ne de yerinde ve bir cümleydi bu diyerek üzerinde düşündürmüştür uzun uzun.

kitabın arka kapak yazısı:
"artık işe yaramaz olmuş, sözü yitirmiş bir yazar. kendisine dayatılan başarı ölçütlerini reddedip, dünyayı saran şiddetten kaçmak için uzak adalara sığınan tutkulu bir bilim kadını ve oğulları. destanların çağrısı ve ezilmişliğin isyanıyla çıktığı dağların şiddetinden kaçan bir kürt genci. töreden kaçan gencecik bir kız. bir itirafçı. istanbul'da, bir canlı bombanın kör saldırısında parçaları dört bir yana dağılan bir yabancı. güneydoğuda bir şehir, özel bir kadın, özel bir yaşam. norveç'te küçücük bir ada, hiç gelmeyecek masal prensesi annesini bekleyen bir çocuk.

şiddet nerede başlar? laboratuvarda deney hayvanlarını keserken mi, savaşta ölürken mi? çocuğuna kendi değerlerini dayatırken mi, insanın acısının fotoğrafını çekerken mi? töreyi uygularken mi, sevişirken mi? yoksa yabancıyı ötekileştirirken mi?

bir söz arıyordu: kaynağı kurumuş, yitik sözü. bir ses duydu: "zarok kuştin! çocuğu öldürdüler!" çığlığın ğeşine takıldı, uzaklara gitti, insana ulaştı ve sözü buldu."

sahi, şiddet nerede başlar?

not: kitap tüyap kitap fuarındaki indirimden yararlanılarak tarafımdan alınmıştır. okunmak için sabırsızlanan bana da kütüphanemden göz kırpmaktadır.
'yüreğin nasır bağladıkça;kibirli,umursamaz,bencil ve zalim bir koro kulaklarını sağır ettikçe,insanın sesini duymaz olursun.insanın sesini,çığlığını yansıtmıyorsa söz boş kalmaya kof kalmaya mahkum.'

'sözü tükettim.sözcükleri, kullana kullana yıprattım,eskittim,içlerini boşalttım.içi boşalmış, ruhunu yitirmiş söz çürür.'

'insanın içindeki ses susunca mı yitiyor söz,yoksa anlamsızlık duygusu yazarı sözün bittiği yere götürdüğünde mi?' o.b.