bugün

bu filme güzel diyen ya sinemadan anlamıyordur ya da mevzubahis filmi, bir başka filmle karıştırıyordur. bu filme güzel demek için hakikaten orta seviye bir sinema zevkinden bile mahrum olmalı insan. yani bazı filmler güzel olmasa da insana bir şeyler katar, bir entelektüel zevk verir veya ne bileyim sürükleyicidir odur budur. filmin herhangi bir yerinde bir duygu çok iyi yansıtılmış, anlatmıştır sırf bunun için bile bir film izlenilmeye değer olabilir. ya da mesela bir şeye parmak basılmıştır( toplumsal, şahsi vb..) kısacası elle tutulur bir yanı vardır. veya bir film izlediğinde bazı şeyleri sorgulamaya, düşünmeye başlarsın. bunların haricinde bir şey beklemeden sadece gülmek, eğlenmek için bir filmi seyreder insan ve sadece beklediğini alır çıkar ona da eyvallah ama bu filmde bu tarz şeyler de yok. sikindirik birkaç sevişme sahnesi var hepsi bu. liseli filmi.
filme nasıl izlediklerini anlayamadığım kişilerin kötü dedikleri, benim ise yönetmenliğini david fincher yada stanley kubrick yapması sonucu imdb ye yüksek yerden gireceğine inandığım film. ergen filmi falan da değil. nejat işler ve ahu türkpençe de gayet başarılı diğerleri de...fight club ya da se7en gibi kült bir film tadında.
Filmi izlerken beğenip adamları araştırınca çok büyük beklentiler yüzünden içine patlayan radyo programı . . .
hala izleyememis oldugum, etraftan duydugum olumlu yorumlarla daha da merak ettigim filmdir.
Teoman'ın ''Bak Hayatına'' performansıyla cuk oturur. ilgili video burada, meraklısına. http://vimeo.com/25843795
am üstünde sucuk kızartan adamların kaybeden olduğu film. Biz ölelim lan bunlar kaybedense.
ahu türkpençenin her zaman yaptığı gibi içine s.çtığı film.
seks filmidir.
filmi ilk izlediğim de okadar çok beğenmiştim ki. hatta 2. kez izlemiştim. sonra baktım facebook da diğer sosyal ağlar da bu amk filminin repliklerini 10-18 yaş arası ergenler kullanıyor. facebook hayran sayfasını beğendim, baktım hergün birsürü mal replikleri söylüyor. bunları gördükçe filmden soğudum. şuan kaybedenler kulübü hayatım da gördüğüm en vasat filmdir. ayrıca yeniden radyo yayın yapıyorlarmış, hiç merak etmedim, hiç te dinlemedim.
hoş filmdir.ergenlerin dadanması filmin kalitesini düşürmez.şöyleki ergenler 31 çekiyor diye biz çekmeyecek miyiz? ya da ergenler porno izliyor diye biz izlemeyecek miyiz?
Çok iyi filmdir. Anlatılmak istenen son derece güzel anlatılmıştır. ilk izlediğimde biraz farklı bulduğum ve pek anlayamağım için ikinci kez izlemişimdir. Hayata dair bakış açımı genişletmiş bir filmdir.
çantası, silgisi, annesi, sevgilisi, babası, halası, okulu, kendini, aklını ve benzeri şeyleri kaybetmiş insanların oluşturduğu kulüp.
kurucusu (bkz: ajdar) hayata on sıfır yenik başlayarak daha baştan kaybetmiş.
sevişme sahnelerinin filmin konusundan çok daha ön planına çıktığı film.

(bkz: senin abzolütün içinde su var lan)
filmde ki diyaloglar gerçekten çok başarılı.boş bir film gibi gözükse de aslında izlenilmesi gereken bir filmdir.
(bkz: kaybedenler kulübü ndeki kadınlar)
bir benzeri için : the boat that rocked : pirate radio(2009)

konusu: bbc radio (ingiltere devlet radyosu) tekelinde olan radyo programı ve o dönemde rock müziğe duyulan antipati ile , bir gemiden rock yayınları yapılmasını ele alır.
(#12622461)
"o an gökten bir örs düşse dokuz gün, dokuz gecede düşerdi." repliğiyle etiketlenip arşive kaldırılmıştır.
kötü bir film ama ıssız adamdan daha iyiydi.bundan 5 yıl sonra hatırlanmayacaktır kesinlikle.bir anlık populizm dalgasıyla izlendi bir sürü para kazanıldı.bu filmden duygusal anlamda etkilenen varsa ya ergendir ya da çok ciddi psikolojik sorunları vardır.eyyuarlamam bu kdar.
sigaramın dumanı da dumanı yoktur aman şu yarimin imanı sözlerini, melodisini hatırlatan ve hafızalara yerlşeştiren filmdir.
bir kadıköy aşığı olarak hayranlıkla izlediğim filmdir. filmin üzerine hemen radyo programı kayıtlarına ulaştım ve şaşkınlıklar üzerine şaşkınlık yaşıyorum.
kendinden ne kadar uzaksan aslında kendine o kadar yakınsın. yeryüzünde sana en uzak nokta aslında sırtındır.
Sözüyle hatırladığım film.
müzikleri iyi, konusu farklı ama marjinal değil, düşündüren ve bok gibi bir sonla biten film. yine de iyiydi.
marjinal olmayan filmdir çünkü büşra filmindeki başrol * incir reçelindeki başrol * ve bu filmindeki başrollerden biri olan kaan'ın özellikleri kısmen aynıdır.şöyle ki senaryoda özgün olmak için yapılsa gerek: hepsi kendi çapında yazardır,alkoliktir,yazdıkları beğenilmeyen tiplerdir.
bu yüzden bile benim önyargımı kazanmış filmdir ama izlenesidir.
2 radyocunun hayatının belli bir bölümünün anlatıldığı aşmış türk filmi.

ha bu arada akşama gerzek şaban var iyi seyirler.
erol egemen fenomeni yarattı benim için arıyorum heryerde kendisini.