bugün

"diyorlar ki polise emri kim verdi. ben verdim"- recep tayyip erdoğan 23 haziran 2013.
1982 yılındaki cuntacıların yeni adıdır.
(bkz: götü sıkışınca polis diye bağıran marjinal)
türkiyede ki son kurbanı berkin elvandır.
(bkz: polissiz sokaklar istiyoruz)
haklı bir önermedir.
evcilleştirilmiş bir türdür.
efendisinin emri ile harekete geçer ve gözü bir şey görmez saldırır öldürür.
katil polis 10 yıl önce vardi.
son kurbanı ahmet atakandır. allah sizin belanizi versin.
türk polisine en çok yakışan yakıştırmadır.
bir daha bir daha bir daha söylenesi sözdür.

gencecik bir insanın canını almışsın ve meşru müdafa diye serbest bırakılmışsın.

halk inadına duyarlı ve sağduyulu. polisin ve provokatörlerin oyununa gelmiyor ve gelmemeli. polise rağmen sakin olmalı ve meşru olan mücadele zeminini kaybetmemeli. ethem in canını alanların hesabının sorulacağı özgür günleri kurmalı.
bir de katil polislere elinize sağlık diyen bir kesim vardır ki hala düşünüyorum anlayamıyorum o zihniyeti. giden candır. ethem sarısülük'ün katili serbest bırakılmıştır.
insan öldürmüş polistir.
sadece türkiye'de yoktur.

(bkz: alexandros grigoropoulos)
(bkz: hırsız polis)

bu bir serbest çağrışım servisidir.
tüm emniyet teşkilatını töhmet altında bırakan polislerdir aynı zamanda. bir anekdot:

lise ikinci sınıfta olduğum sene bir nisan akşamı arkadaşımla(f diyeceğiz bu arkadaşa) sokaklarda dolaşmak için evden çıktığımızda sefaköy'de oturduğunu bildiğimiz bir arkadaşımızı(bu da m olacak) görüyorduk fatih'te ki kendisi ev ahalisi ile kavga etmiş ve eskiden oturdukları semte atmış kendisini. bizi görünce sevindi birden... birimize gidelim dedik istemedi. dışarıda duracağını söyledi ki onu tek başına bırakmak bizim "arkadaşlık" algılarımızda yer almamakta idi... sadede geleyim yavuz selim otobüs durağı'nda oturduk ve sohbet ediyoruz. gece 4 civarı idi dün gibi aklımdadır. durağın hemen yanıbaşında da polis karakolu var... derken arkadaşımız f'nin telefonu çaldı ki arayan sevgilisi(o dönemde hesap vereceği tek insan) idi. panikledik ve ana caddeden daha sakin olan sokak arasına çıktık. telefonu açıp "arkadaşımda kalacağım" dedi. telefonu kapattığında havanın da serin olması dolayısı ile otobüs durağında ısıttığımız oturaklarımızı soğuğa kurban vermek istemedik ve koşarak durağa gidiyorduk... tam o sırada karakolda nöbette olan polis ile karşı karşıya geldik kimlik istedi:

nöbetteki polis: şşş gençler ne işiniz var burda? nereye koşuyorsunuz? çıkarın kimlikleri...
p: buyrun kimlik. durum böyle böyle...
m: bende kimlik yok ama pasom var.
np: ver ver, paso da olur...
f: bende her ikisi de yok...
np: potansiyel suçlu tipi var zaten sizde. öğrenci misiniz?
p: hee öyle sayılır. cibali lisesi'nde kaydımız var ama...
np: artizlik de dizboyu... bu saç-sakal ile nasıl öğrenciysen.
p: neyse bize müsade artık.
f: aahaha
np: ne gülüyorsun? içtiniz mi siz? (koklama efekti)
m: ben de aynı şeyi size soracaktım memur bey...
np: seliiiim bunları nezarete al.
komiser yardımcısı: noluyor mehmet?
np: amirim gençler eğlence arıyorlar sanırım...
ky: öyle mi gençler?
p: hayır efendim durumumuz böyle böyledir. memur beye de anlattık ama o kendince özetledi durumu size.
ky: tamam gençler o halde sorun yok. gidebilirsiniz...
p, f, m: teşekkürler efendim. hayırlı geceler....
ky: dikkatli olun çocuklar. gene durakta oturun, bir sıkıntınız olursa da gelin çekinmeden.

şimdi filmlerden alışık olduğumuz iyi polis, kötü polis hikayesini es geçerek diyorum ki ilgili olayda da görüldüğü üzere polis teşkilatının da içinde iyiler ve kötüler olabiliyorlar. mesele ayrımlarını yapabilmekte...
kibrit çöpleriyle oynanan bir çocuk oyunu. hatırladığım kadarıyla kısa çöpü çeken katil oluyordu. polise yakalanmadan herkesi göz kırparak öldürmeye çalışıyordu. burdaki tek eksik polisin nasıl belirlendiği; bi türlü çıkartamadım. o da sizin hayalgücünüze kalsın. *
mafya polis oyununun başka bir türevi.
(bkz: insanlık onuru işkenceyi yenecek)