bugün

Son bir aydır Türkiye de olup bitenler akıl alır gibi değil. Gerçi başka bir çok siyaset gözlemcisi gibi ben de yeni cumhurbaşkanı seçiminin bir krize dönüşme ihtimalini öngörmüştüm. Ama itiraf edeyim ki, AKP ye cumhurbaşkanı seçtirmemek isteyenlerin işi bu kadar ileri götürebileceklerini tahmin edememiştim.

Gerçekten de, mesela CHP ile Anayasa Mahkemesinin silahlı kuvvetlerin sağladığı koruma altında cumhurbaşkanı seçimini böylesine akıl almaz bir şekilde kilitleyebileceklerini öngörememiştim. Kendilerinden farklı düşünen onmilyonlarca Türk vatandaşına karşı savaşçı bir haleti ruhiye ile saf tutarak apaçık bir cephe oluşturan kitle seferberliğini organize edecek bir gizli iradenin varlığını da.... Elbette, DYP ve ANAP ın, mensup oldukları siyasi geleneğe böylesine sırt çevireceklerini de öngöremezdik.

Ama dahası var: Bu hengamede genel seçimlerin yapılmasının bile engellenmek isteneceği, bunun için her yola başvurmaya hazır bir iradenin var olduğu da pek akla gelir şey değildi. Kimbilir, seçmenleri AKP den caydırmak için, aynı irade bu partiye karşı kapatma davası açılmasını bile planlıyordur.

Öyle görünüyor ki, şu veya bu şekilde AKP yi saf dışı ederek CHP nin önderliğinde bir koalisyon kurulması üzerine hesap yapan odak veya odaklar var. Bu hesabın tutup tutmayacağı şimdilik belli olmasa da, Deniz Baykal ın son günlerdeki söz ve davranışları, bu arada Cem Uzan ın -adına her nasılsa parti denen- siyasi acentası ile bile işbirliğini düşünmesi, onun bu hesaba göre hareket ettiğini düşündürüyor.

Ortalık iyice karışmaya başlamışken, şimdi de Ankara-Ulus taki elim terör olayı kafaları iyice bulandırdı. Ama bu katliamın acısına rağmen zihin sağlığımızı kaybetmemeli ve son haftalardaki gelişmleri bütünlüğü içinde değerlendirmeliyiz.

Gerçi, bu vahşeti tezgahlayan odağın kimliği hakkında kesin bir yargıya varmak için vakit henüz erken. ilk akla gelen ihtimal bunun PKK nın bir işi olduğu. Ama gözden uzak tutmamamız gereken daha vahim bir ihtimal var. insanın söylemeye dili varmıyor ama, AKP yi ne şekilde olursa olsun saf dışı etmeye hazır olan, sözünü ettiğim o iradenin, hedefine ulaşmak için şeytani aklın düşünebileceği her yolu denemekten çekinmeyeceğini de hatırda tutsak iyi olur.

Bütün bu hesapları yapanların elbette umurunda değil, ama bu gözü karalığın Türkiye ye maliyeti çok ciddi olacak gibi görünüyor. Aslında daha şimdiden bu maliyetin bir kısmı demokrasi kaybı olarak sırtımıza binmiş durumda. Esasen karanlık hesapçılar cephesi ortada bir maliyet görmüyorlar ki umurlarında olsun. Çünkü taktıkları kara gözlük zaten onlara şerri hayır gösteriyor.

O karanlık odağın hayır diye gördüğü şerrin özeti şu: Medeni dünyadan kopmuş, dünyaya düşman, özgürlük ve demokrasi davası sekteye uğramış, refah umudu körelmiş bir Türkiye. Çağdaşlık maskesinin ardına saklanmış bir dogmatizm ve fanatizm. Kendi hayat tarzına uymayan her şeyi düşman bellemiş, görüntüsü çağdaş ve şehirli ama zihinleri uyuşmu insanların iktidar tekeline sahip olduğu bir tür zihinsel taşra egemenliği.

Bu karabasanı engellemek için, sahici anlamda fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olan her yurttaşın uyanıklığına ihtiyaç var. Karşı karşıya olduğumuz mesele, AKP taraftarlığı veya karşıtlığı meselesi olmaktan çoktandır çıkmış bulunuyor. Bu noktada artık karar vermemiz gereken, medeniyetten, hürriyetten ve demokrasiden yana mı yoksa ilkellikten, baskıcılıktan ve güdülmekten yana mı tutum alacağımızdır.