bugün

Kamyoncu zat, aracını sürme meselesini iştirak ederken sigarasını içmeyi unutur ve kül eşek gibi uzar, akademisyen zat, makalesini veyahut tezini yazarken kül tablasında unuttuğu sigaranın uzamış külü ile karşılaşır. işte kamyoncu ve akademisyenin en büyük ortak özelliği budur.
Eğer matrak bir akademisyen ise kamyoncu literatürünü bilir.
ikiside komik olmayan hikâyeler anlatır.
ikisine de göt korkusundan gülersin.
Hayat dersi vermeleri.
ikisi de kaba insanlardır.
ancak kamyoncununki, kendine has karakteri olan, tarz bir kabalıktır ve bunu apaçık gösterir. Zira kamyoncunun kabalığı mizaçtan ve mesleki zorluklardan doğan bir kabalıktır.
akademisyenin kabalığı ise bilinçli ve yönetilebilir bir kabalıktır. Akademisyen, bu kabalığını ve vahşiliğini, takım elbisesi, kitapları, kulağa hoş gelen kelimeleri yahut biçimli kesilmiş sakalları ardında profesyonel bir şekilde gizler.. Hayvani davranışlarını nezaket çerçevesinde ustalıkla sergiler. göz boyar, illüzyon yapar.

haliyle, kamyoncu kaba da olsa bunu gizlemez, bu bakımdan merttir.
ama akademisyenler %90 oranında vahşi, riyakar ve içten pazarlıklı kimseler oldukları için bunu ustalıkla gizlerler.

(bkz: 12 yıllık üniversite tecrübesi)