bugün

başlangıç adımı , kampüs içinde ring seferi yapan çeşitli turizm şirketlerine bağlı olan ücretli servisleri mecburiyetten kullanmaya başlamasıdır. elbet devamı gelir .

siz de bu kadar zorlu ,yorucu ve büyük bir kampüs yapmasaydınız arkadaşım.
(bkz: gerizekalı başlık açıyorum ilgimi çekiyorum)
şehit cenazelerinden yükselen seslerle doğru, ailelerinden birinin işten atılıp harçlıklarının azalmasıyla ters orantılı bir süreçtir.
türkiye dışında yaşayan faşistlerin savunduklarını -başörtüsü yasağı gibi- türkiye'de savunan komünistlerin aslında çoktan tamamlanmış sürecidir. türkiye'dekilerin, özellikle de uludağ üniversitesi'ndekilerin çoğunun ideolojisi falan yoktur. tek yaptıkları din düşmanlığıdır. onlara karşı olan herkes bir anda faşist olur.

ama sakin bir sesle bile "ben sana katılımıyorum" dersen hemen tırsarlar, götleri tutuşur ve kaçmaya çalışırlar. yanlarına jandarma alıp insanları tahrik eden bu grup, dayak yiyince "bakın faşistler ne yaptı derler"

daha da komiği jandarmayı yanlarına alıp açıklama yapan bu ödlekler sürüsü, bunun hemen akabinde "kampüste jandarma istemiyoruz" diye bağırırlar. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. eğer jandarma olmazsa, diğer öğrencileri nasıl tahrik edecekler ve onları kim koruyacak? bunlar önemli sorulardır. tabi ki kavgaya her zaman karşıyız, ama zorlarsan bazılarının sinirlerini olacağı budur.

çok kısa şunuda belirtelim ki, bu tahriklere olumlu sonuç veren bir kısım faşistte, bu ödleklerin ekmeklerine yağ sürmektedir. aslında onlarda ayrı bir alemdir. "sallamayın bunları" dersen "sende mi onlardansın lan" derler. ama "lan"ı mutlaka derler. onlarında beyinleri pazularına kaçmıştır.

bu döngü böyle devam eder. olan oraya dersini çalışmaya gelmiş, kafede yemeğini yemeğe çalışan, ders arasında çayının yudumlayan öğrenciye olur. yüreği kalkar. korkar. çekinir. ve bir bilim yuvasında mı yoksa savaş meydanında mı olduğunu sorgulamaya başlar.

edit: ben faşit değilim

edit2: komünistlere göre en önde gideniyim.