bugün

bugüne kadar hiç futbolcu olmadım, hiç de kaleyi çaprazdan görmedim. halı saha maçlarında bile kaleyi hep arkadan gördüm ben, hep topları topladım. burada kendi küçük emrah'lığım üzerinde bir yazı da yazabilirdim lakin halkımı aydınlatmam gereken bir durum, coşturmam gereken bir tesbit var ortada.

amca kapmış topu orta sahadan yaldır yaldır gelmiş kale önüne kadar. ama gerek omuzlar gerek ise sağdan sağdan gelen darbeler futbolcuyu kaleyi karşıdan gören bir noktadan almış kaleyi çaprazdan gören bir noktaya götürmüş.
bu adam burada hüzünlenir işte. karşıdan görse gol olacak belki. olm bıraksanız ya adam görsün karşıdan.
yani hiç mi hatrı yok olm adamın? bi görsün yani karşıdan ne olacak? illa ağlatıcaksınız adamı.

-abi noldu niye kaçtı o gol ya?
*sorma şükrü kaleyi çaprazdan gördüm
-hadi yaa
(bkz: sağ dış)
(bkz: sol dış)
yerden sert kaleye vuran futbolcudur.
abi şimdi burdan çaksam bi gol olsa bomba olur diye düşündüren sonrada kendi kendini patlatıp hem taraftardan hem takım arkadaşlarından küfür yiyen futbolcu durumu.
kale çaprazdan top hafif falsoyla köşeye gönderilir, kavisli kavisli süzülen top tam oldu be derken kişi çat diye direkten hay amk. serzenişleriyle defansa dönülür, kötü bir durumdur. işte o direkten dönen ve gol olan toplar yeteneği belirler, o ince ayrım buradadır.
egoizmin tavan yaptigi andir o an. topu caprazdaki uzak kale direginin dibine sert bir sekilde yerden gonderip gol olacagi dusunulur. sansini denemek gerekir bu durumda. ama olur, ama olmaz. icinde kalmamasi gerekir insanin.