bugün

kültürden sanattan uzak bir toplumun bir yanının eksik olduğundan bahsediyorum bir çok yazımda. resim, heykel sinema, karikatür, tiyatro, hikaye, roman vb… sanatın herhangi bir dalından beslenebilmeyi başarmış bireyler kendilerini aşma noktasında bulundukları toplumun duruşuna da katkıda bulunurlar, bir renk getirirler yaşama. şiir de bu renklerden sadece bir tanesidir. ben de şiirle tanıştıktan sonra bunu daha derinden anladım meğer şiirsiz yanım hep eksikmiş, kelimelerin gücüymüş asıl olan ve boşa söylenmemiş “kalem kılıçtan keskindir.” diye. cemal süreyya’nın da belirttiği gibi kapitalist sistemde şiirin bir eğlence aracı olmadığı, resim gibi duvarları süslemediği, roman gibi vakit geçirmek için de okunamadığı için dönüşüm değeri kazanmıyor, sistem tarafından paraya dönüştürülemiyor. bu da şiirin özgürlük alanı oluyor aslında.
insan, yaşamı boyunca kendisini ifade etmeye çalışır, şiir insanın haykırışıdır biraz da. bütün kültürel ürünler birbirleriyle çelişirler ve öznel olan her şey de buna dahildir. öznelliğin en çok da sanatta kaçınılmaz olduğunu imleyebiliriz. insan yaşamı boyunca kendini ifade etmeye çalışırken, başkalarına da inançlarını kabul ettirmeye çalışır ve bu da zordur.
herkesin kendine özgü bir adım atışı, yaşama müdahale etme gibi bir ereği olmalıdır. insandır dünyayı iyiye güzele doğru değiştirecek olan. ama bu barbarca bir müdahaleyle değil, insanın kendini yontmasıyla, sanatla gerçekleştirmelidir. yontulan ve sanat terbiyesi almış insanlardan oluşan toplum ve devlet daha anlamlı olacaktır. insandan yana bir tavırla biçimlenecektir.
kültür, bir toplumun aynasıdır ve bireysel çaba gerektirir. bu bireysel çabada insan ister şiirle, isterse tiyatro, bale, sinema gibi kültürel değerlere yönelsin, yine de amaç sanatın içinde yoğrulma duygusu taşımaktır. sanatın hangi dalıyla ilgilenildiğinin bir önemi yoktur; yeter ki amaçlar saptırılmasın. * *
kılıç kalemi de sahibini de keser ama susturamaz.
kalem kılıcın da, sahibinin de saltanatına her zaman son vermiştir.
hem de sonsuza dek.
kalemin konuştuğu yerde yalnız bir başka kalem konuşabilir.
geriye kalan her şey susmaya mahkumdur.
kalem sahibinin bilmesi ve uyması gereken tek şey ise kalemini adaletten yana kullanması gerktiğidir.
kalem, silah olamyacak kadar değerli bir nesnedir, fikirdir.
kalemini adaletten yana kullanan aydın zihinlere selam olsun.