bugün

en sinir bozucu durumlardan biridir. her sabah saat 10:00'dan önce işe gelmeyen adam, sizin işe 10 dakika geç kaldığınız gün, sizden önce damlamıştır bile. bu kadar mı denk gelir arkadaş? adam da sanacak ki; her gün geç geliyorsunuz. patrona görüntü olsun diye erkenden masanızın başına geçersiniz, bir türlü gelmek bilmez. bir gün işe geç kalırsınız, olanlar olur. sokayım arkadaş ben böyle şansa. kahrolsun işçilik. kendi işimin patronu olacağım.
bu gibi durumlar çalışanlar için gerçekten çok kötüdür. çünkü patronun öyle düşünmese bile insan ister istemez içinden '' ulan bi gün geç geldik bak şimdi her gün geç kalıyorum sanıcak aq'' gibi kendi kendine kızma replikleri geçirir. haklıdır da ulan aynı güne mi denk gelir patronsun sen geç gel işte...
bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, gider. (bkz: murphy yasaları)
fırça yemeye hazırlanmanızı gösteren durumdur. trafiği bahane etseniz cevap hazırdır "ben nasıl erken geldim?". be puştun oğlu senin altında var audi 8 benim altımda var ikarus. ben kırk yılda bir gecikmişim sen kırk yılda bir erken gelmişsin!

edith piaf: imla.
patronun '' oo rihez bey, erkencisiniz yine bugün '' lafını söylesine maruz kalmaktır.
bir sefer eline koz geçti ya, uslu durmaz artık.
eski patronumla asansörde karşılaşmıştım saat 10.30da..
hanım bir işiniz mi vardı diye kibarca sormuştu beni utandırmaya..
(bkz.murphy kanunları) Nahoş bir durumdur. Bir nevi aikido tekniği uygulamak, durumu kurtarmaya yardımcı olur. Şöyle ki; patronun o "yakaladım seni fare" diyen bakışlarını bize yöneltilen bir yumrukmuş gibi üzerimizden "aa bak kuş var" dercesine tutup başka yöne yönlendirebilmek gerekir. Soğukkanlılık gerektirir. Bu durumun üstesinden gelmek kitaplardan okunarak değil yaşayarak öğrenilir.
bunun tersi durumu da mevcuttur. erkenden gelirsin işe ama senden başka kimse yoktur. müthiş bir pişmanlık kaplar bünyeyi. lan keşke yarım saat daha uyuyaydım...
kaderdir kaçılmaz. samimiyetten taviz vermeden, yalan yanlışlarla örtmeye çalışmadan işe devam etmek gerekir.
her sabah başıma gelendir. eskiden laf ediyorlardı baktılar siklemiyorum artık vazgeçtiler.*
ara sıra herkese olan durumdur. az evvel geldim, patron yerinde. olur böyle şeyler. işinizi dosdoğru yapan biriyseniz zaten lafı bile olmaz. tabi eğer patron dediğiniz adam adamsa!
benim patronum benden önce işte oluyo her gün, o nasıl olacak? geç kaldığım her gün görüyo, e hiçte erken gelmedim orası ayrı.
herzaman ödev yapıp ödev yapmadığın günde öğretmenin ödevleri kontrol etmesi gibidir. Sıçayım böyle şansa denilir içten içten...
berbat ötesidir. hele bir de adam/kadın mesainin başlamasından minimum yarım saat önce gelmiş ve masasına çoktan oturmuşsa.. ezik bir şekilde "günaydın" diyerek bilgisayarınızı açarsınız ve başlarsınız beklemeye. acaba ne zaman yanınıza gelecek, acaba ne zaman iğneleyici bir laf söyleyecek, ne zaman, ne zaman, vs.. ama merak etmeyiniz, öğle yemeğinden sonra bu stresli süreç yavaş yavaş sona erecektir.
(bkz: murphy yasaları)
kıllığına yapılan durumdur.
kör talih.
kahvaltı için bir şeyler alıp "pogocum, ben börekleri aldım, sen gelirken çay söyle." diye aramasıdır.

seviyorum lan ben bu kadını.